Ana Sayfa Blog Sayfa 11

Tolstoy’un İnsani Değerler Üzerine Verdiği Tavsiyeler,

0

“Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan insansın…”

“Hayatta unutamayacağımız en büyük pişmanlık, pişman olurum diye yapmadıklarımızdır.”

“Herkes insanlığın kötüye gittiğini düşünüyor, ama hiçkimse kendisinin kötüye gittiğini düşünmüyor.”

“Şikayet ettiğiniz yaşam, belki de başkasının hayalidir.”

“Bozulduğu zaman insandan daha korkunç bir yaratık yoktur.”

“İnsanlar nasıl konuşulması gerektiğinin dersini alırlar, ama en büyük ilim; nasıl ve ne zaman susması gerektiğini bilmektir.”

 “Kimseyi küçümseyecek kadar büyük değilsin… Çünkü gün gelir; Küçümsediğin her şey için önemsediğin bir bedel ödersin.”

“İnsanların çoğu onu yapıyor diye, yanlış, yanlış olmaktan çıkmaz.”

“İnsanlar daima yanıldılar ve yanılacaklar; hem de her şeyden çok, doğru olduğunu sandıkları şeyde.”

“Hepimiz kaybettiğimiz ya da ulaşamadığımız herşey için zamanı suçlarız…
Ama zaman konuşacak olsa, hepimiz utanırız.”

 “Sevdiğin insanları kaybetmeye alıştığın zaman; Hayatı önemsememeye başlıyorsun.”

“Kendi mutluluğundan başka hedefi olmayan insan en kötü insandır.”

Osho Sözleri.

0

”Gerçek soru ölümden sonra hayat olup olmadığı değil, ölümden önce sen hayatta mısındır?”

”İnsanlar bir şeyi anlamadıklarında yanlış anlamaya başlarlar.”

”İlk özür dileyen en cesur, ilk affeden en güçlü, ilk unutan en mutlu…”

”Basit olan ego için cazip değildir, basit olan egonun ölümü demektir.”

Benim tüm çabam her insan evladının kendisine ait olan ve önüne gelene dağıtmış olduğu öz saygısını geri vermektir.”

”Beni geçmişle bağlantılandırmayın, onu anımsamaya bile değmez.”

”Her zaman ne varsa onu gör. Acele etme. Bir şeyi yanlış anlamaktansa anlamamak daha iyidir.”

”Hayat küçük şeylerden oluşur. Eğer sen seversen büyük olurlar.”

”Dünya için başarı, ego övgüsüdür. Benim için değil.. Benim için başarı, mutluluktur. Kimsenin seni tanıyıp tanımaması önemli değil.. Başkalarının seni tanıması ya da hiç bilinmeden, duyulmadan, fark edilmeden yaşamak hiç önemli değildir.. Eğer mutluysan, başarılı olmuşsun demektir.”

”Bir şeyi bastırırsan, o şey değerli olur. Daha fazla bastırırsan, daha değerli olur. Bastırmazsan bütün değerini kaybeder.”

”Istırabını bırakmaktan, ıstırabını saadete dönüştürmekten seni kim alıkoyabilir? Hiç kimse. Bir hapishanede bile olsan, mahkûm edilmiş, zincirlenmiş, hiç kimse seni mahkûm edemez. Senin ruhun yine de özgür kalır. Elbette son derece sınırlı koşullardasındır. Ama bu sınırlandırılmış durumda bile bir şarkı söyleyebilirsin. Ya çaresizlik gözyaşlarıyla ağlarsın ya da bir şarkı söyleyebilirsin. Ayağındaki zincirlerle bile dans edebilirsin; o zaman zincirlerin sesi bile bir melodiye sahip olacaktır..”

”Aşkın seni harekete geçirdiği şekilde hareket et.”

”Zekâ elde edilen bir şey değildir, o doğuştandır, o öze aittir, o hayatın yapı taşıdır.”

”İnsan anlamaya çalışacağına baskı kurar, ilişki kuracağına manipüle eder. Çünkü birisiyle ilişki kurmak büyük bir anlayış gerektirir.”

”Gerçek senin hayal gücün değildir, senin hissettiklerin değildir, senin varlığındır. Ama bir kadın hayal gücü tarafından çok kolay ikna edilebilir, bu onun hatası değildir. Erkekler temel olarak kuşkucu, her şeyden şüphelenen, güvensiz kişilerdir. Kadına izin verildiğinde dünyayı şarkılarla, danslarla ve sevgiyle doldurabilir.”

”Dünya bir gök kuşağı, zihin bir prizma ve varlık ise beyaz bir ışındır.”

”Aşk özgürlük verir. Eğer özgürlük ve aşka sahip olursan başka şeye ihtiyacın kalmaz. Elde etmişsindir. Sana yaşam işte bunun için verildi.”

”Asla maske takma! Öfkeliysen öfkeli ol. Bu risklidir, ama gülümseme, çünkü bu dürüst olmaz. Tüm mekanizman ters yüz olmuş. Çünkü kızmak istediğinde kızmadın, nefret etmek istediğinde etmedin.  Şimdi sevmek istiyorsun, aniden mekanizmanın çalışmadığını farkediyorsun. Öfkesini bastıran insanlar hep çok yerler. Öfkeli insanlar daha fazla sigara içerler. Çünkü öfke tırnak ve dişlerden boşaltılır. Sahici ol! Şimdiki zamana sadık kal. Çünkü tüm yalanlar geçmişten ya da gelecekten içeri sızar. Geçmişi bir yük gibi üzerinde taşıma; gereksiz yere de gelecekle uğraşma!”

”Kendini kabul ettiğin an güzelleşirsin. Kendi bedeninden keyif aldığında başkalarına da keyif verirsin. Pek çok insan sana âşık olacaktır. Çünkü sen kendine âşıksın.”

”Zihin tıpkı kalabalık gibidir; düşünceler bireylerdir. Ve düşünceler sürekliorada oldukları için sürecin maddi olduğunu düşünüyorsun. Her bir düşünceyibırak ve en sonunda hiçbir şey kalmaz. Zihin diye bir şey yoktur, sadece düşünce vardır.”

”Sevgide minnettarlık, sevecenlik ve birlik duygusu vardır. Eğer bu üç duyguyu da hissediyorsan, seviyorsun demektir.

”Yaşam muhteşem bir müzik aletidir. Onu da çalmayı öğrenmek zorundasın. Hiç bir şeyin kesilmesine, yok edilmesine, bastırılmasına, reddedilmesine gerek yok. Saba verilen varoluşun tamamı çok güzel, eğer onu güzelce kullanmayı bilmezsen, bu sadece senin yeterince yetenekli olmadığını gösterir.”

”Geçmiş insanda bir bölünme yarattı. Her insanın içinde sürekli devam eden bir sivil savaş vardır. Eğer huzurlu hissetmiyorsan, bunun sebebi kişisel değildir. Hastalık toplumsaldır.”

”Kendi merkezimize başkasını, ilişkide olduğumuz birini oturtuveririz. Babamız annemiz, kardeşimiz yahut sevgilimiz. Belki çocuğumuz ya da patronumuz! Herhangi birisini oraya yerleştirebiliriz. Sonra da kendimiz yerine o kişiyi değiştirmeye çalışırız. Kendimizi aramak ve bulmak arzusu derinlerde duruyorken; bizi o kişi yahut kişileri yaşamımızın amacı haline getiririz.”

”Neden korkuyorsun? Dünya sana ne yapabilir? İnsanlar sana gülebilir; bu onlara iyi gelir… Gülmek her zaman bir ilaçtır, sağlıklıdır.”

”Kadın ve erkek, insanlığın tamamen farklı iki kategorisidir. Kıyaslanamazlar. Onları kıyaslama düşüncesi bile aptalcadır ve kıyaslamaya başladığın zaman, işin içinden çıkamazsın.”

”Fantazileri gerçekliğe kurban et, tüm ideallerden vazgeç, o zaman hayat tekrar bütünsel bir hale gelmeye başlar. Reddedilmiş tüm parçalar ait oldukları yere dönmeye başlar ve bastırılmış olanlar yüzeye doğru yaklaşır. ilk defa bir tür birlikte bütün olma duygusu hissetmeye başlarsın ,artık parçalanmıyorsun .”

”Bilgelik kalpten gelir. Akılla ilgisi yoktur. Bilgelik, varlığının en derin noktasından çıkar. Kafaya ait değildir.”

”Gerçek disipline sahip bir adam asla biriktirmez; her an öğrendiği şeyin öldüğünü hisseder ve tekrar cahil olur. Bu cahillik ışık saçar.”

”Yaşam kısa değil, sonsuzdur. Var oluşun acele içinde olduğunu gördün mü hiç? Mevsimler zamanında gelir, çiçekler zamanı gelince açar, ağaçlar hayat kısa diye hızla büyümek için koşuşturmazlar. Tüm var oluş, yaşamın sonsuzluğunun farkında gibi görünür.”

”Ayrılık kaçınılmaz bir gündür, kimse istemez ama gereklidir. Çünkü hayat olduğu gibidir; olması gerektiği gibi değil!”

”Kendimize ait düşüncelerimiz, doğrudan kendi deneyimlerimizden değil,başkalarının fikirlerinden gelir. Dışarıdan kabul ettirilen kişilik, içeridegelişebilecek kişiliğin yerini alır. Sürüdeki diğer koyunlardan biri oluruz,serbestçe hareket edemeyiz, kendi gerçek kimliğimizin bilincine varamayız.Başkaları tarafından neye inandırıldıysanız ondan kurtulmanın zamanı geldi.Dans edin, koşun, yürüyün, saçmalayın  içeride uyuyan aslanı uyandırmak için ne yapmanız gerekiyorsa yapın.”

”Güçlü rüzgârlar seni oraya buraya sürüklüyorsa, onlara direnme: Onlar, sen direndiğin için güçlü görünüyorlar. Rahatla ve bırak seni götürsünler. Onlarla git, bütün olarak git.”

”Sakın unutma, ne zaman karşına bir seçenek çıksa, bilinmeyeni, riskli olan, tehlikeli ve güvencesiz olanı seç. Hiçbir zaman zarara uğramazsın.”

”Çocukluğumdan hatırlayabildiğim kadarıyla yalnızca tek bir oyun sevdim: Tartışmayı, her şey hakkında tartışmayı… Pek az yetişkin bana tahammül edebiliyordu; beni anlamaları söz konusu bile değildi. Okula gitmek hiç ilgimi çekmiyordu. Orası olabilecek en kötü yerdi. Sonunda gitmeye zorlandım, ama elimden geldiğince direndim, çünkü orada yalnızca benim ilgilendiğim şeylerle ilgilenmeyen çocuklar vardı ve ben de onların ilgilendikleri şeylerle ilgilenmiyordum. Bu yüzden hep grup dışı kaldım.”

”Ego toplumun yaratmış olduğu ve senin bu sayede oyuncakla oynamaya devam edebildiğin ve asla gerçek şeyi sormadığın bir kandırmacadır.”

”Hayatın hedefi özgürlüktür. Özgürlük olmadan hayatın anlamı yoktur. Özgürlük politik, sosyal ya da ekonomik özgürlük anlamına gelmez. Özgürlük zamandan, zihinden, arzudan özgür olmaktır. Zihnin var olmadığı anda evrenle bir olursun; evren kadar sınırsız ol.”

”İlişki kuracaksın ama muhtaç olmayacaksın; seveceksin ama sevgin bir ihtiyaç olmayacak. Seveceksin ama sahip çıkmayacaksın; seveceksin ama kıskanmayacaksın. Ve sevgi, içinde kıskançlık olmadığı, sahip çıkma olmadığı zaman sevgidir.”

”Sen cevapları ezberliyorsun ama, hayat asla aynı soruyu tekrarlamaz.”

”Güveniyorsan şen savaşmıyorsun demektir. Teslim olmak yaşamı düşman değil bir dost olarak görmek demektir.. Nehre güvendiğin anda, birden tadını çıkarmaya başlarsın.”

”Kendi deneyimine dayalı olmayan her şeyi sadece bir varsayım olarak kabul et.”

”Her şeyi kabul eden insan neşeli olur… Böyle birisi şükran dolu olur; var oluşa şükran duyar, bütünlüğe şükran duyar, bu kişi en üstündür.”

”Gerçek aşkta bölünme olmaz. Sevenler birbirinin içine erir. Sadece egoistçe aşkta büyük bir bölünme vardır, seven ve sevilen ayrılır. Gerçek aşkta ilişki yoktur. Çünkü ilişki kurulacak iki insan yoktur. Gerçek aşkta sadece sevgi olur, bir çiçek açma, güzel bir koku, bir erime, bir birleşme yaşanır.”

”Ve sana söylüyorum; gidecek hiçbir yol yok. Her şey bu anda… Bütün var oluş, bu anda toplanmıştır. Bu anın içine sığar. Bütün var oluş, yaşadığın anda akmaktadır. Hepsi bu.”

”Birisinin hatası için kendini cezalandırmak aptalcadır.”

”Bugün, mevcut olan her şeydir; şimdi senin var olduğun, her zaman var olacağın yegâne zamandır. Yaşamak istersen ya şimdi olacaktır ya da asla olmayacaktır.”

”Eğer tüm dünya tembel olursa çok güzel bir dünyamız olurdu; savaşsız, atom bombaları olmayan, nükleer silahsız, suçsuz, hapissiz, yargıçsız, polissiz, başbakansız. İnsanlar o kadar tembel olurdu ki bu saçmalıklara ihtiyaç kalmazdı. Biraz düşünün: hiç tembel bir insan bu dünyada yanlış bir şey yaptı mı? Ve hala zavallı tembel insanlar ayıplanır.”

”Sev ve daha derinden sev. Acı çek ve daha derinden acı çek. Tümüyle sev ve tümüyle acı çek. Çünkü saf olmayan altın, bu yolla ateşten geçerek saf altına dönüşür.”

”İnsanın yeryüzündeki en zayıf hayvan olduğu kabul edilmek zorundadır. Ve onun bütün davranışlarının, bütün aidiyetlerinin, gruplaşmalarının temeli budur. O kendisinden daha büyük bir şeyin parçası olmak zorundadır; ancak o zaman kendisini güvende hisseder.”

Öncelik sensin. Köklerine git, kendini bul, bir asi ol ve mümkün olduğunca çok sayıda asi yarat. Gelecekteki insanlığın altın bir gelecek yaratmasına yardım etmenin tek yolu budur.

”Varlığına bütünüyle sahip çıkmalısın. İyisiyle, kötüsüyle her yönünü kabullenmelisin kendinin. Herhangi bir şeyden kurtulmak söz konusu değil. Kimse asla hiç bir şeyden kurtulmuyor, kişi sadece yavaş yavaş her şeyi kabullenmeyi öğreniyor.”

”Aşk öyle derin bir ihtiyaçtır ki onsuz yaşayamazsınız; ya kendisi ya da yedeğini ararsınız. Yedek sahte olabilir ama en azından bir süreliğine âşık olduğunuz hissine kapılabilirsin. Sahtesi bile keyiflidir. Eninde sonunda sahte olduğunun farkına varırsın; o zaman sahte aşkı gerçeğine dönüştüremezsin o zaman sevgili değiştirirsin. İki olasılık var; bu aşkın sahte olduğunu anladığında kendini değiştirebilirsin, sahte aşkı bırakıp gerçek bir aşığa dönüşebilirsin. Diğer olasılık ise sevgilini değiştirmektir. Aklın seçtiği yol budur.”

”Anlamak özgürleşmektir. Gerçek asi, bir savaşçı değildir; o, anlayış sahibi bir insandır.”

”Topluma mutlak şekilde teslim olmak, bütünüyle onun esiri olmak gerekir. Toplum ancak o zaman yalnızca kölelere, ruhsal olarak intihar etmiş kimselere saygı duyar.”

”İnsanlar tekrar tekrar mutsuzluklarını anlatıp duruyorlar. Hatta abartıyorlar bile, süslüyorlar, büyütüyorlar. Olduğundan daha kötüymüş gibi gösteriyorlar. Neden? Riske atacak hiçbir şeyin yok. Ama insanlar bilinene tanıdık olana yapışıp kalıyorlar. Tek bildikleri mutsuzluk bu onların hayatı. Kaybedecek bir şey yok ama kaybetmekten de çok korkuyorlar.”

”Neyi reddedersen et, onu başka bir yere koymak zorunda kalacaksın. Onu başka birisinin üzerine yansıtacaksın. Reddedilen kısım, bir yansımaya dönüşecektir”

”Kadın erkekten çok daha önemlidir. Çünkü o rahminde hem erkeği hem kadını taşır. O kıza ve oğlana, her ikisine de annelik eder; her ikisini de besler. Erkekle yarışıyorsun ve yarışmana gerek yok; sen zaten üstünsün. Şiir yazmaya gerek yok, şiir sensin. Sevgin senin müziğindir. Sevgilinle birlikte çarpan kalbin senin dansındır.”

”Hayat öylesine bir gizemdir ki onu kimse anlayamaz ve kim onu anladığını iddia ederse o sadece cahildir. O ne dediğini bilmiyordur, o ne saçmaladığını bilmiyordur. Eğer sen bilge isen anlayacağın ilk şey şudur: hayat anlaşılamaz.”

”Yaşam kısa değil, sonsuzdur. Var oluşun acele içinde olduğunu gördün mü hiç? Mevsimler zamanında gelir, çiçekler zamanı gelince açar, ağaçlar hayat kısa diye hızla büyümek için koşuşturmazlar. Tüm var oluş, yaşamın sonsuzluğunun farkında gibi görünür.”

”Zihin tıpkı kalabalık gibidir; düşünceler bireylerdir. Ve düşünceler sürekli orada oldukları için sürecin maddi olduğunu düşünüyorsun. Her bir düşünceyi bırak ve en sonunda hiçbir şey kalmaz. Zihin diye bir şey yoktur, sadece düşünce vardır.”

”Sevgi bir tutku değildir. Sevgi bir duygu değildir. Sevgi birisinin, bir şekilde seni tamamladığının derinden anlaşılmasıdır.”

”Rüya ile gerçeğin arasındaki tek fark şudur: Gerçeklik size kuşku duyma izni verir, rüya size kuşku duyma izni vermez…”

”Düz yazı şeklinde düşünen zihni bırak. Şiirle düşünen bir başka zihin türünü uyandır. Hece uzmanlığını bir kenara koy. Yaşam tarzın şarkılar olsun. Zihinden sezgiye geç. Kafadan, kalbe. Çünkü kalp, gizemlere daha yakındır.”

”Hayat böyledir işte. Ona hazırlanamazsın, onun için hazır olamazsın. Güzelliği, mucizesi de budur, seni hep hazırlıksız yakalar, hep sürpriz yapar. Gözlerin varsa her anın bir sürpriz olduğunu ve önceden hazırlanmış hiçbir cevabın ise yaramayacağını görürsün.”

”Ego bir buz dağıdır. Onu erit. Onu derin sevginin içinde erit, böylelikle o kaybolsun ve sen okyanusun parçası haline gel.”

”Acı, büyümenin bir parçasıdır. Ve unutmayın, bir şey canınızı yaktığında içinizdeki başka bir şey bastırılmıştır. Açıdan kaçınmaktansa içine dalın. Bırakın canınız yansın! Tamamen acısın ki yara tamamen açılsın. Yara bir kere tamamıyla açılırsa iyileşmeye başlar. Acıyı hissettiğinizde ondan kaçarsanız, acı içinizde kalır ve tekrar tekrar karşınıza çıkar.”

”Şefkat ol. Koşulsuzca, yönetmeden, yönlendirmeden. O zaman bu ıstıraplı dünyada bir şifa gücü olabilirsin.”

”Eğer nazik olamazsan kızamazsın. Yaşamda bir şey kesindir. Eğer bir şeye izin veriyorsan, başka bir şeye de aynı oranda izin vermen gerekir. Sadece bir işi yapamazsın; ben gözyaşlarımı engelliyorum ama derinden güleceğim bu imkânsızdır.”

”Ne kadar çok düşünürsen, egon o kadar daha ortaya çıkar. Ego, geçmişte birikmiş düşüncelerden başka bir şey değildir. Sen olmadığın zaman Tanrı vardır. İşte yaratıcılık budur.”

”Bu içsel simyadır: bir sorunu kabul edersen kaybolur ve eğer o sorunla bir çatışma yaratırsan, sorun giderek büyür. Hayat, küçük şeylerden ibarettir, ama eğer küçük şeylere mutluluk katabilirsen, toplamı muazzamdır. O yüzden her şeyi neşeyle yap ve her şey bir duaya dönüşsün. Coşkuyla yap. Olumsuzluklar seni rahatsız etmesin. Bir mum yakabilirsin ve karanlık kendiliğinden kaybolur.”

”Zeki bir insan risk alır. O alttan alacağına ölmeye razıdır. Elbette gereksiz şeyler için kavga etmeyecektir, o öze ilişkin olmayan şeyler için kavga etmeyecektir ancak esas şeyler söz konusu olduğunda boyun eğmeyecektir.”

”Sen cevapları ezberliyorsun ama hayat asla aynı soruyu tekrarlamaz.”

”Eğer cesur değilsen samimi olamazsın. Eğer cesur değilsen sevemezsin. Eğer cesur değilsen güvenemezsin. Eğer cesur değilsen, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler.”

”Ben senin hem zorba hem de Gautama olmanı isterim, ama aynı anda. Birinden birini seçmen gerekmez. Zorba dünyayı temsil eder; tüm çiçekleri, yeşillikleri, dağları, ırmakları ve okyanuslarıyla. buda ise gökyüzünü temsil eder; tüm yıldızları, bulutları ve gökkuşaklarıyla. dünya olmadığında gökyüzünün bir anlamı olmaz. Gökyüzü dünya olmadan gülemez. Gökyüzü olmadığında dünya ölü olur. İkisini bir araya getirin, orada varlığın dansı başlar. Dünya ve gökyüzü birlikte dans eder, ve orada bir kahkaha oluşur. Neşe vardır, kutlama vardır.”

”Topluma mutlak şekilde teslim olmak, bütünüyle onun esiri olmak gerekir. Toplum ancak o zaman yalnızca kölelere, ruhsal olarak intihar etmiş kimselere saygı duyar.”

”Bazen gökyüzünde siyah bulutlar olur; gökyüzü bu siyah bulutlar yüzünden değişmez. Ve bazen beyaz bulutlarda olur ve gökyüzü bu beyaz bulutlar yüzünden de değişmez. Bulutlar gelirler ve giderler gökyüzü baki kalır. Sen gökyüzüsün ve düşüncelerde bulutlardır. Eğer düşüncelerini titizlikle izlersen, eğer onları kaçırmazsan, eğer onlara doğrudan bakarsan ilk şey bunu anlamak olacaktır ve bu çok büyük bir anlayıştır. Bu senin aydınlanmanın başlangıcıdır. Artık sen uykuda değilsin, artık gelip giden bulutlarla özdeş değilsin, artık sonsuza dek baki kalacağını biliyorsun. Tüm kaygı yok olur.”

”Geçmiş insanda bir bölünme yarattı. Her insanın içinde sürekli devam eden birsivil savaş vardır. Eğer huzurlu hissetmiyorsan, bunun sebebi kişisel değildir.Hastalık toplumsaldır.”

”Hiçbir şeyi ayıplama. Aksine, onu kullan. Herhangi bir şeye karşı olma. Nasıl kullanılabileceğinin ve dönüştürülebileceğinin yollarını ara.”

”Yaratıcılık varoluştaki en büyük isyandır. Eğer yaratmak istiyorsan, bütün şartlanmalardan kurtulmak zorundasın. Aksi halde yaratıcılığın kopya çekmekten başka bir işe yaramaz.”

”Neşe bedenin senfonisi anlamına gelir, başka bir şey değil. Bedenin musiki bir ritim tutturması demektir, hepsi bu. Neşe zevk değildir; zevki başka şeylerden alırsın. Neşe sadece kendin olmaktır. Capcanlı, hayat dolu, zinde… Bedeninin içinde ve çevresinde çalan belli belirsiz bir müzik, bir senfoni, neşe budur işte.”

”Toplumun stratejisi sizi birbirine düşman iki kampa bölmektir. İçinde hem yunanların zorbası, hem Buda’nın Gautama’sı  yaşar. Biri maddiyatçıdır, diğeri tinselliğe önem verir. Gerçeklikte bölünmüş değilsin. Gerçeklikte sen ahenk içerisindeki bir bütünsün. Ama bir bütün olmadığını düşünmeye şartlandırılmışsındır. Ve eğer tinsel bir varlık olmak istersen, bedeninle savaşman gerektiği öğretilmiştir. Bedenini fethetmek, onu yenmek, yok etmek.. Mümkün olan her yöntemle ona işkence etmen gerekir.”

”Asıl nokta, yaşamlarımızın karmaya dayalı düzenlerini, bizi bilinçsiz davranışın içinde kısıtlı tutan sonsuz çemberi görmek ve anlamaktır. Varlığımızın sonsuzluğuna bakmak bir armağandır ve yaşamlarımızda karmanın işlevini anlamak kendi irademizle kavrayabileceğimiz bir şey değildir. Bu,uyanmanız için bir sesleniştir. Yaşamınızdaki olaylar size, kendi ruhunuzun yolculuğu kadar eski bir düzen göstermeye çalışıyor.”

”Unutma, kafa bir köle olarak çok güzel bir köledir. Çok işine yarar. Ama bir sahip olarak tehlikelidir ve bütün hayatını zehirler.”

”Kızgınlık, kıskançlık ve nefret ile dolu olduğun zaman; kapıları kapat ve sessizce otur. Kızgınlığa izin ver, izin ver gözlerinin önünde çaksın. Nefrete izin ver bir film gibi geçsin. Sen izleyici ol. Şaşıracaksın. O duygu her zaman orada kalamaz, bu kesindir. Er yada geç geçer, sadece birkaç dakika zaman alır ve geçtiği zaman geçmiştir. Kendinden hiçbir iz bırakmayacaktır.”

”Çocuk, ancak geçmiş yaşamında yeterince düşünmüşse, ölümün getirdiği karanlıkla mücadele etmeye yetecek kadar düşünce enerjisi yaratmışsa bilinç kazanabilir. İnsan yoklukta kaybolur ve aniden yeni bir rahim bularak, eski bedenini tamamen unutur. Bu bir kesintidir. Bu karanlık, bu bilinçsizlik kesintiyi yaratır. Herkes geçmiş yaşamına, yaşamlarına nüfuz edebilir. Ama bunun için, derine inmeniz gerekir. Derine inmedikçe, bir başka yaşamın kapısını bulamazsınız; ikinci olarak, daha derinde olmalısınız, çünkü eğer bir başka yaşamın kapısını bulursanız, bir olaylar seli zihninize doluşur. Bir yaşamı taşımak bile yeterince zorken…”

ZEOLİT

0

Son yılların önemli hammaddelerinden olan zeolitler kimyasal olarak “sulu alümino silikatlar” olarak bilinmektedirler. Ülkemizde 1980’li yıllardan itibaren artan ilgi ile değişik sektörlerde kullanılmaya başlanılmıştır. Şu an için Hayvancılık ve Tarım sektöründe yoğun olarak kullanılmaya başlanan zeolitlerin yanlış anlamaya maruz kalmış ünü nedeniyle diğer kullanım alanlarındaki sektörlere sunulmasında bazı özelliklerin vurgulanması gereklidir.

Bilindiği gibi doğal zeolitler 40’ı aşkın mineralden oluşmuş bir grup ismidir. Ayrıca sentetik zeolitler de vardır. Özellikle deterjan ve kimya sektöründe tüketilen bu zeolitlerin Türkiye’de şu an için üretimi yoktur. Türkiye Şişecam Fabrikaları A.Ş. nin bir sentetik zeolit fabrikası kurma aşamasında olduğu bazı dergilerde (Industrial Minerals) yayınlanmış olmasına rağmen halen böyle bir fabrikanın varlığı belirlenememiştir. Zeolitlerin şu an için doğrudan alınmış bir GTİP (Gümrük Tarife İstatistik ve Pozisyon Numarası) numarası yoktur. Fakat yapılan incelemede genelde 3815.90.90.00.00 numarası ile ihracat yapıldığı görülmüştür.

Zeolit Kullanım Alanları : Zeolitlerin başlıca fiziksel ve kimyasal özellikleri olan; iyon değişikliği yapabilme adsorpsiyon ve buna bağlı moleküler elek yapısı, silis içeriği, ayrıca tortul zeolitlerde açık renkli olma, hafiflik, küçük kristallerin gözenek yapısı zeolitlerin çok çeşitli endüstriyel alanlarda kullanılmalarına neden olmuştur.
Son yıllarda önemli bir endüstriyel hammadde durumuna gelen doğal zeolitlerin bu özelliklerinden biri veya birinden fazlasının istediği kullanım alanları: kirlilik kontrolü, enerji, tarım-hayvancılık, maden-metalürji ve diğer alanlar olmak üzere 5 ana bölümde toplanabilir.
Kirlilik Kontrolü: Zeolit mineralleri iyon değiştirme ve adsorpsiyon özellikleri nedeniyle kirlilik kontrolünde gittikçe artarak kullanılmaktadır.

Radyoaktif Atıkların Temizlenmesi : Nükleer santral atıklarında bulunan ve çevre sağlığı açısından tehlikeli olan Sr , Cs , Co ,Ca gibi izotoplar, zeolitlerle tutulabilmektedirler. Böylece atık sudan alınan radyoaktif atıklar,zeolitle birlikte gömülerek zararsız hale getirilmektedir. Bu alanda asitlere dayanıklılıkları nedeniyle klinoptilolit ve mordenit kullanılmaktadır.

Atık Suların Temizlenmesi : Şehir ve endüstri tesislerin atık sularında bulunan azot bileşikleri (özellikle amonyum), metal iyonları (Pb, Cd, Fe, Cu, vb.) atıldıkları ortamlarda yer altı ve yerüstü sularını kirletmekte ve bu ortamların gerek temiz su gerekse de kullanma suyu olma özelliklerini yok etmektedirler. Ayrıca bu sularda yaşayan balık ve diğer su faunasına toksik etki yapmakta ve bu faunanın beslenmesi için gerekli alglerin üremesini de engellemektedir. Bu nedenle atık sularda bulunan azot ve istenmeyen bazı ağır metal katyonları (örneğin Pb ) zeolitler tarafından kolaylıkla tutulmaktadır. ABD ve Japonya’da pek çok şehir ve endüstriyel atık suları klinoptilolit kullanılarak temizlenmektedir.

Baca Gazlarının Temizlenmesi : Petrol ve kömür kullanan tesislerin bacalarından çıkan CO2, SO2 ve diğer kirletici gazlar zeolitlerin adsorplayıcı özelliği ile ayrılabilmektedir. Mordenit ve klinoptilolitin bu alanda çok iyi sonuçlar verdiği yapılan çalışmalarla ortaya konmuştur.

Petrol Sızıntılarının Temizlenmesi : Kirlilik kontrolü uygulamalarında yeni gelişen bu alanda aktifleştirilmiş zeolit, genleştirilmiş perlit, sodyum karbonat, tartarik asit ve %20 metilsiloksan içeren bir bağlayıcıyla peletlenmiş halde kullanmaktadır. Özgül ağırlığı 0.5 gr/cm3 ve yağ adsorplama kapasitesi 0.97 gr olan bu malzeme, 200 saat suda yüzebilmekte ve yüzeydeki petrolü adsorplamaktadır

Oksijen Üretimi : Yaşam için gerekli olan oksijenin azalmasına yüzyılımızın sorunlarından olan su ve hava kirliliği neden olmaktadır. Akarsu ve göllerdeki oksijen eksikliği, bu ortamlarda yaşayan balık ve bitkilerin yok olmasına neden olurken kapalı bir mekandaki oksijen azlığı insan sağlığını tehdit etmektedir. Bu durumlarda zeolitlerin azotu seçimli adsorplama özelliklerinden yararlanarak bu ortalamalara oksijence zenginleştirilmiş hava sağlanabilmektedir. Oksijen üretiminde, daha çok sentetik zeolitlerden yararlanılmakla birlikte, doğal zeolitlerden özellikle mordenit ve bazı klinoptilolitlerle şabazit de kullanılabilir görülmektedir.

Çöp Deponi Alanları :Düzenli çöp deponi alanlarının en önemli kesimleri zemin ve zemin stabilizasyonudur. Zeminde kullanılacak astar malzemenin zemini sağlamlaştırıcı geçirgen olmayan bir yapı göstermesi istenir. Bunun için genelde geçirgenliği az olan killer kullanılmaktadır. Killerin zamanla şişerek jelleşmeleri ve asit ortamlardan etkilenmeleri nedeniyle problemler yaşanabilmektedir. Yapılan araştırmalar bentonit türü killerle klinoptilolit türü zeolitlerin birlikte kullanılmalarının hem zemin kararlılığına olumlu etki yaptığı hem de daha ince astar malzemesi ile zemin oluşturulabileceğini göstermiştir. Aynı zamanda zeolit sızabilecek sulardaki zararlı iyonları tutarak ayrıca filtre görevi görmektedir. Dünyanın gittikçe büyüyen enerji ihtiyacı; kömür ve petrol yanında nükleer ve güneş enerjisi gibi kullanılan ve aynı zamanda da geliştirilmekte olan değişik kaynaklardan karşılanmaya çalışılmaktadır. Bu kaynakların enerjiye dönüştürülmesi esnasında sentetik ve doğal zeolitlerden faydalanmaktadır.

Kömür ihtiyacının gün geçtikçe artması kaliteli ve kolay işletilebilir rezervlerin azalması, çok derinde bulunan veya kükürtçe zengin kömür yataklarının işletilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu tür yataklarda, kömür yer altında yakılarak gazlaştırılır ve elektrik enerjisine çevrilir. Bu alanda zeolitler kömürün yer altında yakılabilmesi için gerekli oksijenin üretilmesinde ve yanma sırasında oluşan SO2‘nin yanında patlayıcı özellikteki azotoksit ve hidrokarbonların temizlenmesinde kullanılabilmektedir. Ancak yaygın değildir.

Zeolitler, 1969 yılından beri kirli veya saf olmayan doğal gazlarından CO2 ‘in uzaklaştırılmasında kullanılır. Zeolitlerin sıcaklığa bağlı olarak su verip alma özelliklerinden yararlanarak, klinoptilolit ve şabazit üzerinde yapılan uygulamalarda, küçük yapıların ısıtılması ve klimatize edilmesi, diğer bir deyişle, zeolitlerin güneş enerjisinin transferinde ısı değiştirici olarak kullanılması mümkün görülmektedir. Burada genellikle, adsorpsiyon kapasiteleri ve etkin gözenek çapları doğal zeolitlere göre daha yüksek olan sentetik zeolitler kullanılmakla birlikte petrol ve gaz içeren alanların aranması ve paleoortam koşullarının belirlenmesinde önemli bilgiler veren doğal zeolitler, petrol ve gaz üretimi ile bunların rafinasyonunda bazı özel uygulamalarda kullanılabilmektedir. Tabii gazlardan su ve CO2 mordenit, şabazit ve klinoptilolit kullanılarak ayrılmaktadır. Ayrıca doğal zeolitlerden petrol rafinasyonunda yararlanılabilecek nitelikte katalizörler üretilmiştir. Zeolitli tüfler, gübrelerin kötü kokusunu gidermek içeriğine kontrol etmek ve asit volkanik toprakların pH’nın yükseltilmesi amacıyla uzun yıllardan beri kullanılmaktadır.

Doğal zeolitler, yüksek iyon değiştirme ve su tutma özellikleri nedeniyle toprağın tarım için hazırlanmasında, çoğunlukla kil bakımından fakir topraklarda yaygın biçimde kullanılmaktadır. Ayrıca yüksek amonyum seçiciliği nedeniyle gübre hazırlanmasında taşıyıcı olarak klinoptilolit kullanılmasıyla amonyumun bitkiler tarafından daha etkin biçimde kullanılması ve gübre tasarrufu sağlanmaktadır. Klinoptilolit nem fazlasını adsorpladığı için gübrelerde depolama sırasında oluşan pişme ve sertleşmeyi de önlenmektedir. Ayrıca fazla sulama nedeniyle oluşan mantari hastalıklarının da önüne geçtiği belirlenmiştir.

Doğal zeolitlerden iyon değiştirme ve absorplama kapasitelerinin yüksekliğinden dolayı tarımsal mücadele ilaç taşıyıcı olarak yararlanılmaktadır. Doğal zeolitlerin katyon seçme ve değiştirme özelliklerinden sadece besleyici iyonların bitkiye aktarılmasında faydalanılmayıp aynı zamanda beslenme zincirlerinde Pb-Cd-Zn-Cu gibi istenmeyen bazı ağır metal katyonlarının tutulmasında da yararlanılabilir. Bu alanda kullanılan klinoptilolitin radyoaktif kirlenmenin söz konusu olduğu topraklara ilave edilmesi ile bitki tarafından alınan S90 miktarının büyük ölçüde azaltıldığı da saptanmıştır. Yemlerine zeolit ilave edilen tavuk, domuz ve geviş getiren hayvanların normal yemlerle beslenenlere oranla sağlıkları bozulmaksızın ağırlıklarının artığı belirlenmiştir. Bu alanda kullanılan zeolitlerin başlıcaları klnoptilolit ve modernittir. Bu alanda kullanılan doğal zeolitler dışkıların kötü kokusunun giderilmesini, nem içeriklerinin kontrolünü ve dışkılarının oksijensiz ortamda çürümesiyle oluşan metan gazının diğer gazlardan ayrılmasını sağlamaktadır. Koku giderimi ve nem içeriğinin kontrolü ile hayvan barınaklarında daha sağlıklı koşul yaratılmaktadır. Özellikle klinoptilolit ile muamele edilen gübreler (özellikle tavuk gübresi) çok daha kısa zamanda kullanılabilir ve daha zengin içerikli olmaktadır. Göl ve göletlerde biyolojik artıkların neden olduğu kirliliğin temizlenmesinde doğal zeolitler özellikle klinoptilolit etkin olarak kullanılmaktadır. Ayrıca doğal zeolitlerden, canlı balık taşımacılığı ve su kültür ortamlarında ihtiyaç duyulan oksijence zengin hava akımının temininde de yararlanılmaktadır.

Madencilik ve Metalürji

Maden Yataklarının Aranması : Volkanik malzemenin hidrolizi sonucu oluşan zeolitler cevher yataklarının oluşumlarının açıklanması yanında, aramalarında da kullanılabilir. Japonya’da tüflü kum taşlarındaki uranyum cevherleşmesinin klinoptilolit-hölanditli seviyelere bağımlı olduğu belirlenmiştir. Ülkemizde ise zeolitli tüflerin borat oluşumları ile ilişkileri dikkat çekmektedir.

Metalürji : Çevre sağlığı açısından tehlike oluşturan bazı ağır metal katyonları içeren madencilik ve metalurjik faaliyetlerinden ortaya çıkan atık sular, doğal zeolitlerin katyon değiştirme özelliklerinden faydalanılarak arıtılabilmektedir. Ayrıca pirometalurji sanayinde CaC03 ve doğal zeolit karışımı Cu-Pb alaşımlarının eritilmesinde ortaya çıkan zararlı dumanları %90 oranında yok edebilmektedir

Diğer Kullanım Alanları
Kağıt Endüstrisi : Yüksek parlaklığı olan zeolit cevherleri, kağıt endüstrisinde dolgu maddesi olarak gittikçe daha fazla kullanılmaktadır. Klinoptilolit katkılı kağıt, normal kil katkılı kağıtlara göre daha tok olup, kolay kesilebilmekte ve mürekkebi daha az dağıtmaktadır. Klinoptilolit -10 mikrona kadar öğütüldüğünde aşındırma endeksi %3’den az, parlaklığı 80 civarında bir malzeme özelliği kazanır. %28 zeolit tozu katılmış bir karışımdan klasik kağıda göre çok daha hafif kağıt üretimi mümkündür.

İnşaat Sektörü
Puzzolan Çimento ve Beton: Zeolitik tüf yatakları, birçok ülkede puzzolanik hammadde olarak kullanılmaktadır. Zeolit puzzolanlar, son beton ürününün daima yer altı su korozyonuna maruz kalacağı hidrolik çimentolarda önemli uygulamalar bulmaktadır. Zeolitlerin sulu alt yapılarda kullanılacak puzzolan çimento üretiminde kullanılması, yüksek silis içermeleri nedeniyle betonun katılaşma sürecinde açığa çıkan kirecin nötrleşmesini sağlayabilmektedir.

Hafif Agregat: Perlit ve diğer volkanik camlar gibi doğal zeolitler de genleşmeye uygundur. Genleştirilmiş zeolitlerin sıkışma ve aşınmaya karşı dayanımı daha yüksek olup, genleştirilmiş hafif agregat üretilmektedir.

Boyutlandırılmış Taş: Zeolitik tüfler, düşük ağırlıklı, yüksek gözenekli, homojen, sıkı -sağlam yapılıdırlar. Kolayca kesilip işlenebilmeleri ve hafiflikleri ile yapı taşı olarak kullanılırlar. Birçok ülkede uzun yıllar bu amaçla kullanılan devitrifiye volkanik küller ve değişime uğramış tüflerin zeolit içerikli olduğu son yıllarda anlaşılmıştır.

Sağlık Sektörü
Doğal zeolitler bu alanda çeşitli şekillerde kullanılmakla birlikte, bunlar arasında en önemlisi klinoptilolitin flörürlü diş macunlarında parlatıcı katkı maddesi olarak kullanılmasıdır. Klinoptilolitler Küba’da ülser ve ishal tedavisinde ilaç olarak kullanılmaktadır. Bu konuda alınmış patentleri bulunmaktadır. Ayrıca kesik türü yaralanmış hayvanların tedavisinde yaranın enfeksiyon kapmaması için toz olarak kullanılmaktadır.

Deterjan Sektörü
Çevre kirlenmesi nedeniyle deterjanlarda fosfat kullanımı bazı ülkelerde kısıtlanmaktadır. Bu yüzden deterjan katkı maddesi olarak sentetik zeolitler fosfatlarının yerine kullanılmaktadır. Son yıllarda doğal zeolitlerin de bu alanda kullanılmasına yönelik bazı çalışmalar devam etmektedir.

KAYNAK : https://www.mta.gov.tr/v3.0/bilgi-merkezi/zeolit

BOR

0

Türkiye’nin Yükselen Değeri

Dünya bor rezervlerinin %73’üne sahip olan Türkiye’de bilinen bor yatakları; Eskişehir – Kırka, Kütahya- Emet, Balıkesir Bigadiç, Bursa-Kestelek’te bulunmaktadır.

Türkiye’de rezerv açısından en çok bulunan bor mineralleri Tinkal ve Kolemanit’tir. Türkiye’de Tinkal yatakları Eskişehir – Kırka’da, kolemanit yatakları ise Kütahya – Emet, Balıkesir – Bigadiç ve Bursa – Kestelek’te bulunmaktadır. Ayrıca, Balıkesir – Bigadiç’te üleksit rezervi mevcut olup Bursa – Kestelek’te zaman zaman Üleksit yan ürün olarak elde edilmektedir.

2840 sayılı Kanun ile birlikte Türkiye’de bor ve bor ürünlerinin üretilmesi, işletilmesi ve pazarlanması faaliyetlerini gerçekleştirme görevi Eti Maden tarafından yürütülmektedir.

Eti Maden bünyesinde bulunan 4 İşletme Müdürlüğündeki tesislerde  ağırlıklı olarak  Boraks Pentahidrat, Boraks Dekahidrat, Borik Asit, Etidot-67, Bor Oksit, Çinko Borat, Kalsine Tinkal, Susuz Boraks, Öğütülmüş Kolemanit ve Öğütülmüş Üleksit üretilerek yurt içi ve yurt dışı pazarlara sunulmaktadır. Eti Maden’in 2017 yılında toplam rafine bor üretim kapasitesi yaklaşık 2,7 milyon tondur.

Bor ürünleri Türkiye’de; %36 cam, %31 seramik, %9 temizlik- deterjan, %7 tarım, %4 tutkal ve %14 pay ile diğer alanlarda kullanılmaktadır. Eti Maden, yurt içi bor taleplerinin tamamını karşılamaktadır. Türkiye ekonomisinin uluslararası alanda prestijli bir konuma erişmesine yardımcı olan Eti Maden, 2016 yılında Türkiye’nin En Büyük 1000 İhracatçı Firma sıralamasında 15., en çok ülkeye ihracat yapan firma sıralamasında ise 90 firma arasında 14. sırada yer almaktadır.

Kaynak: http://www.etimaden.gov.tr/turkiyede-bor

EL REFLEKSOLOJİSİ…..

0

Vücudunuzda ağrıyan yada hasta olan organın resimdeki yerini kendi elinizde bulup oraya baş parmağınızla 5-10 dakika masaj ve baskı uygulayınız. Hergün yapılan bu masajın rahatsızlığınıza iyi geldiğini göreceksiniz.

Mısır Astrolojisi Sizin Hayatınız Hakkında Ne Diyor? Doğruluğu Sizi Şaşırtabilir!

0

Mısır burç takvimini oluşturan 12 işaret vardır. Yılın farklı günleri, mevcut olan çeşitli işaretlerle temsil edilmektedir.

Her astroloji işareti bir Mısırlı Tanrı tarafından temsil edilir. Mısır tanrısı, belirli astroloji belirtileri altında doğanlara yardım etmeyi amaçlamaktadır. Mısır tanrısı sadece rehberlik vermeyecek, yetenek ve koruma da verecektir.

NİL – ( Ocak 1-7, Haziran 19-28, Eylül 1-7, Kasım 18-26 )
Bu, burcun ilk işaretidir ve yeni bir başlangıç ?yapabilmeyi ifade eder. Bu işaret altında doğanlar genellikle tutkuludur. Hayatı mümkün olan en iyi şekilde yaşamayı çok severler. Diğer insanlarla olan çatışmaları önlerler.
* En uyumlu: Set ve Amon-Ra

AMON RA – ( Ocak 8-21, Şubat 1-11 )
Bu burcun ikinci işaretidir. Bu işaret altında doğanlar iyi liderler olmak için büyürler. Genellikle yaptıkları şeylerden eminlerdir. Her zaman ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışırlar, böylece diğer insanlara ilham kaynağı olabilirler. Ayrıca, diğer insanların hayatlarını değiştirmede başarılı olabildikleri için motivasyon konusunda uzmandırlar.
*En Uyumlu: Nil ve Horus

MUT – ( Ocak 21-31, Eylül 8-22 )
Bu, tüm işaretlerin arasında en önemlisidir. Diğer insanlara ellerinden geldiğince yardım ederler. Yaptıkları kararlar konusunda çok mantıklıdırlar ve sonuç çıkarmadan önce her şeyin pratik taraflarını düşünürler. Bu işaret altında doğanlar hukuk ve eğitim alanında yüksek başarı gösterirler.
* En uyumlu: Thoth ve Amon-Ra

GEB – ( Şubat 12-19, Ağustos 20-31 )
Bu işaret altında doğanlar doğal olarak sezgiseldir. Genelde doğru olduklarını hissettiklerine göre seçimler yaparlar. Aynı zamanda çevrede ve dünyada olan şeylere de büyük ilgi duyuyorlar. İşler ters gittiğinde ise normal olarak etkilenirler.
* En uyumlu: Horus ve Set

OSIRIS – ( Mart 1-10, Kasım 27 – Aralık 18 )
Osiris’in işareti altında doğanlar iki tip kişiliğe sahip olabilirler. Bir taraf, hayallerine ulaşmak için her şeyi yapabilecek, diğer tarafı ise savunmasız olan taraf. Onlar da kolayca incinebilir. Genellikle enerjiktirler ve düştükten sonra tekrar ayağa kalkmayı bilirler.

* En uyumlu: Isis ve Thoth

ISIS – ( Mart 11-31, Ekim 18-29, Aralık 19-31 )
Isis’in işareti altında doğmuş olan insanlar hakkında söylenebilecek bir şey, onların açık olmasıdır. İnsanlara kendileri hakkında ne düşündüklerini doğru bir şekilde anlatırlar. Bu işaret altında doğanlar, sevdikleri insanları koruyacaklardır. Onlar pozitif ve son derece enerjiktir.
* En uyumlu: Thoth ve Osiris

THOTH – ( Nisan 1 -19 Kasım 8-17 )
Bu işaret altında doğanlar normalde bilgelik doludur. Onlar harika anılarıyla bilinir. Hem iyi hem de kötü olan insanlar tarafından yapılan hiç bir şeyi unutmazlar. Onlar aynı zamanda bilgelikle doludurlar. Son derece romantiklerdir ve kendileri çok seveceği bir eş ararlar.
* En uyumlu: Isis ve Bastet

HORUS – ( 20 Nisan-7 Mayıs, 12 Ağustos-19 )
Bu işaret altında doğanlar, hayatta elde etmek istedikleri farklı şeylerle yüzleşebilme cesaretleriyle bilinirler. Kendilerini güvende hissetmek isterler, böylece hayatlarının sorumluluğunu alırlar. Onlar da doğal olarak iyimserlerdir. Mümkün olan en iyi şeyleri elde etmek için çok çalışırlar.
* En uyumlu: Bastet ve Geb

ANUBIS – ( 8 Mayıs-27 Haziran 29-13 Temmuz )
Bu işaret altında doğanlar bazen bir şeyleri perspektife çekmek için biraz zaman ayırmak isterler. Huzurlu çevreler tarafından kuşatılmayı severler ve sürekli olarak ararlar. Duygularını yoğun hissetseler bile, yaşadıkları bazı durumlardan dolayı daha sakin kalırlar.
* En uyumlu: Isis ve Bastet

SETH – ( 28 Mayıs-18 Haziran Eylül 28-2 Ekim )
Bu işaret altında doğanlar, kendilerine sunulan fırsatlara bağlı olarak bir yerden diğerine gitmeyi çok isterler. Mükemmeliyetçilerdir ve yaptıkları işlerde en iyisini elde etmek isterler.
*En uyumlu: Nil ve Geb

BASTET – ( Temmuz 14-28 Eylül 23-27 Ekim 3-17 )
Bu işaret altında doğanlar genellikle hayatlarında denge arıyorlar. Onlar da güçlü sezgilere sahipler ve diğer insanları gördükleri andan itibaren onların duygularını okuyabiliyorlar. Bu işarete sahip kişiler ökültizm ile çok ilgilenirler.
* En uyumlu: Horus ve Sekhmet

SEKHMET – ( Temmuz 29 -11 Ağustos 30 Ekim-7 Kasım )
Bu burç altında doğanlar doğal olarak yeryüzüne inenlerdir. Mümkün olduğunca, diğer insanların hayatlarında bir fark yaratabilmeleri için yetkili pozisyonlara sahip olmak isterler. Genellikle iyi bir adalet duygusuna sahiplerdir. Başka insanları yargılamadan önce ne olduklarından emin olurlar. Düşünme kabiliyetleri nedeniyle büyük şirketlerin CEO’ları olabilirler.
* En uyumlu: Bastet ve Geb

Kantaron Yağı

0

Kantaron yağı faydaları nedir? Kantaron yağı nasıl kullanılır?

İnsanlar yüzyıllardır hastalıklarına ve dertlerine bitkilerden ilaç yapmaya çalışmış, doğadan medet ummuşlardır. Bitkilerin şifalı gücü, günümüzde hala sağlığımıza destek olmaya devam ediyor. Kantaron yağı da sağlık faydalarıyla dikkat çeken bir yağ. Sarı kantaron bitkisinden elde edilen sarı kantaron yağı, iyileştirici yağlar arasında önemli bir yere sahip. Peki kantaron yağının faydaları nelerdir? Kantaron yağının faydalarından yararlanmak için nasıl kullanılır? Kantaron yağı hakkında merak edilenler bu yazımızda.

Kantaron yağı, sarı kantaron bitkisinden elde edilen bir yağdır.

Kantaron yağı, sarı kantaron bitkisinden elde edilen bir yağdır. Sarı kantaron bitkisi ise “mayasıl otu”, “kılıç otu” ve “koyunkıran” gibi isimlerle de bilinen, kırlarda kendi başına yetişen bir bitkidir. Faydalarının keşfedilmesiyle birlikte sarı kantaron bitkisi yetiştiriciliği de yapılmaya başlanmıştır. Kantaron yağının sonsuz faydalarına geçmeden önce nasıl elde edebileceğimizi öğrenelim.

Kantaron yağı nasıl elde edilir?

Öncelikle kantaron bitkisi, çiçeği ve sapıyla birlikte güzelce yıkanıp kurutulur. Kuruyan bitki parçalara ayrılıp bir kavanozun içine konur. Kavanoz doldurulmalı fakat bitkiler sıkıştırılmamalıdır. Bitkiyi parçalara ayırırken makas ya da bıçak kullanmamalı, elinizle parçalara ayrılmalısınız.

Kavanoza konan kantaron bitkisinin üzerine saf zeytinyağı doldurulur. Kavanozun ağız kısmına bir tül, tülbent ya da temiz ince bir bez koyarak kapatılır. Bu aşamada kavanozun kapağını kapatılmaz. Sarı kantaron bitkisinin özünü zeytinyağına bırakabilmesi için 5 gün boyunca güneşte bekletilir.

5 gün sonra kavanozun kapağı kapatılarak hava ile teması engellenir. 40-45 gün kadar güneşte bekletilir. Bu süreçte sarı kantaron bitkisi zeytinyağı ile karışacağı için yağ kırmızılaşacaktır. Ara sıra kavanozu ters düz ederek karışımı karıştırmak gerekli. Sürenin sonunda, kırmızı renge bürünen yağ süzülerek koyu renkli bir şişeye koyulur ve güneş almayan bir ortamda saklanır. Evde hazırlandığı ve katkı maddesi bulunmadığı için kullanım süresi de uzun olacaktır.

Kantaron yağının faydaları nelerdir?

Doğanın kalbinden sağlık saçan kantaron yağının faydalarının tamamını sıralamak mümkün değilse de başlıcaları şu şekilde:

  • Kantaron yağı antiseptik özellik gösterir. Yarada mikrop ve iltihap oluşumunu önler.
  • Hücre yenileyici özelliği sayesinde yaranın çabuk kapanmasını sağlar. Yara ve yanık izlerini iyileştirir, yanık acısını hafifletir.
  • Kantaron yağı cilt bakım yağı olarak kullanılabilir. Antiseptik özelliği sayesinde akne ve sivilce oluşumuyla savaşır.
  • Sırt ve bacak ağrılarında masaj yağı olarak kullanılabilir.
  • Kılcal damar görünümlerini azaltır.
  • Bebeklerin pişik tedavilerinde kullanılabilir.
  • Dahilen kullanıldığında kan şekerini düşürücü özelliği bulunur. Fakat fazlası kan şekerinin aşırı düşmesine yol açacağı için günde bir çay kaşığından fazlası içilmemelidir. Doktora danışmadan kür olarak kullanılmamalıdır.
  • Yine dahilen kullanıldığında bağırsak faaliyetlerini düzenleyerek kabızlığı önler.
  • Egzama ile savaşır.
  • Saç diplerine masaj yaparak uygulandığı zaman saç dökülmeleri ve kepeklenme sorununa çözüm olabilir.

Bin bir derde deva olsa da tedavi olarak kullanacaksanız, özellikle dahilen kullanımdan önce doktorunuza mutlaka danışmalısınız. Unutmayın ki kantaron yağı bir ilaç değil bitkisel takviyedir.

Kantaron yağı antiseptik ve hücre yenileyici özelliklere sahip.

Kantaron yağı nasıl kullanılır?

Kantaron yağı dahilen ve haricen kullanılabilir.

Haricen kullanımlarda: Yanık ya da yara üzerine birkaç damla damlatılarak masajla o bölgeye yedirilir. Bakım yağı olarak kullanacaksanız güneşe çıkmayacağınız vakitlerde örneğin gece yatarken cildinize birkaç damla damlatmanız ve masaj yapmanız önerilir. Bütün gece cildinizde kalmasında bir sakınca yoktur. Fakat bileğinize bir damla damlatıp bir süre beklerseniz olası bir alerji durumunu önceden gözlemlemiş olursunuz.

Dahilen kullanımlarda: Kantaron yağını bir çay kaşığı olacak şekilde direkt içebilirsiniz. Kantaron yağından ya da kantaron bitkisinden kantaron çayı yapabilirsiniz. Kantaron yağı kullanarak kantaron çayı yapmak için sıcak suya birkaç damla kantaron yağı damlatarak tüketebilirsiniz. Kantaron bitkisini kullanarak kantaron çayı yapmak için ise içme suyunu kaynatarak bir cam demliğe boşaltın. İçine birkaç adet kantaron bitkisi atıp on dakika bekletin. Süzdükten sonra çayınız içime hazır.  

Kantaron çayı, kan şekerini düşürücü etkisiyle biliniyor.

Sarı kantaron yağı nedir?

Sarı kantaron yağı, kantaron bitkisinin kurutulmadan yumuşakça ezilerek kavanoza doldurulması ve üzerine zeytinyağı doldurulması ile elde edilen yağdır. Kırmızı kantaron yağından farkı; kırmızı kantaron yağı elde edileceği zaman kantaron bitkisinin kurutularak kavanoza doldurulmasıdır. Geri kalan işlemler aynı şekilde devam eder.

Kantaron yağının yan etkileri nelerdir?

Sarı kantaron yağını ve sarı kantaron yağının faydalarını öğrendik. Peki kantaron yağının hiç yan etkisi yok mu? Doğada yer alan her bitki gibi, sarı kantaron yağının da birtakım yan etkileri mevcut.

  • Kantaron yağı uzun süreli kullanımda kaşıntı yapabilir.
  • Dahilen kullanımda çok fazla kullanılması kan şekerini fazla düşürebilir.
  • Hamile kadınların kullanması önerilmemektedir.
  • Yüze uygulanıp güneşe çıkıldığında lekelenme yapabilir.

Kantaron yağı ile hangi kürler hazırlanabilir?

Kantaron yağı yenileyici özellikte olduğu için kantaron yağıyla birçok kür hazırlayabilirsiniz. Birkaç örnek vermek gerekirse:

Kantaron yağı ile ciltteki çatlaklardan kurtulma kürü

Malzemeler:

  • 20 gram badem yağı
  • 20 gram kakao yağı
  • 20 gram kayısı yağı
  • 10 gram çörek otu
  • 10 gram kantaron yağı
  • 10 gram zeytinyağı
  • 10 gram ketenyağı
  • Taze üzüm suyu
  • Gliserin

Duştayken çatlak oluşmuş bölgeleri iyice keseleyin. Yumuşayan deri buharın da etkisiyle karışımın daha iyi etki etmesine yardımcı olur. Çatlakların üzerine karışımı sürüp on dakika bekletin. Daha sonra durulayın. Her gün kullanılması etkisini daha çabuk gösterir.

Kantaron yağı ile yumuşacık ellere sahip olabilirsiniz.

Kantaron yağı ile el bakımı

Malzemeler:

  • Kantaron yağı
  • Zeytinyağı
  • Kakao yağı
  • Taze limon suyu

Malzemeleri karıştırarak bir şişede muhafaza edin. İhtiyaç duydukça uygulayın. Özellikle kışın kuruyan eller için fayda sağlar. 

Kantaron yağı ile topuk çatlaklarını tedavi eden kür

Malzemeler:

  • Kantaron yağı
  • 50 gram vazelin
  • 1 ampul B vitamini
  • 1 yemek kaşığı lavanta yağı

Malzemeleri karıştırın. Akşamları ayaklarınıza uygulayın.

Alıntıdır: Devamı: https://www.uplifers.com/kantaron-yagi-faydalari-nedir-kantaron-yagi-nasil-kullanilir/#ixzz6F8TjnNY2

Belirli Dozu Aştığınızda Sizi Öldürebilecek 20 Şey

0

1. Cıva: 200 miligramlık dozu öldürmeye yeter.

2. Kan Kaybı: İnsan vücudu için kritik sınır %40’dır.
Eğer kanınızın yüzde 40’nı kaybederseniz acil kan nakline ihtiyacınız olur.

3. Polonyum: 1 gram buharlaştırılmış polonyum tek sizi değil 50 milyon insanı öldürebilir.

4. Ateş yükselmesi: İnsan vücudu için 42 derece sınırdır.
42 dereceyi bulduğu zaman insanın kendi vücut proteinleri de yumurta akının katılaşması gibi bozulmaya başlar.

5. Kahve: Bir günde içilecek 70 fincan sade kahve bir insanı öldürecek kadar kafein içerir.

6. İçki: Arka arkaya 13 shot sizi öldürebilir.
Alkol yatıştırıcı bir madde olduğu için beyindeki temel hayat fonksiyonlarını kontrol eden bölge yani nefes ve kalp ritmini belirleyen bölgeler kapanmaya başlar.

7. Su: Kısa sürede içilen 6 litrelik su beyin hücrelerinin şişmesine yol açar.
Normal olarak sodyum kanda bol miktarda bulunurken hücrelerde az miktarda bulunur. Çok miktarda su içince kan sulanır, sodyum oranı azalır, kandaki su hücrelere hücum eder. Sonuçta özellikle beyin hücreleri şişer ve hasara uğrar.

8. Porsuk bitkisi: Yaklaşık 50 gramı insan için ölümcül miktardadır.

9. Tuz: 200 gram tuz ölmeniz için yeterli dozdur.
Eğer su içmeyi bıraksaydınız veya aşırı tuz tüketseydiniz, hücreleriniz küçülmeye başlardı ve hipernatremi olarak bilinen durum oluşurdu.

10. Baharat: En sevdiğiniz baharatı 48 yemek kaşığı yemek de hipernatremiyi tetiklemeye yeter.

11. Tarçın: Yukarıdaki baharatlardan hariç 35 yemek kaşığı tarçın benzaldehit zehirlenmesine yol açar.

12. Kargabüken: Meyvelerindeki küçük tohumlarda bulunan toksinlerin 30 miligramı insanı öldürebilecek seviyededir.

13. Nefes tutmak: Normal bir insan için 4 dakikalık oksijensiz kalmak şiddetli beyin hasarına ve 6 dakika da ölüme sebep olur.
Fakat, bazı özel durumlarda, deneyimli serbest dalışçılar nefeslerini 20 dakikaya kadar tutabiliyorlar.

14. Kiraz çekirdeği: Kırıp yemek şartıyla iki kiraz çekirdeği sizi öldürecek kadar siyanür içerir.
Bu siyanür iyonları sitokrom c oksidaz enzimini bloke ederek hücrelerinizin oksijen kullanımını engeller.

15. Yükseklik: Deniz seviyesinden 2438 metre yükseklikten sonrası dağcılıkta “ölüm bölgesi” diye adlandırılır.
Bu yükseklikten sonra vücutlarımız sınırlı oksijen iklimine uyum sağlayamaz.

16. Risin: Bir tuz tanesi kadar küçük miktarı yetişkin bir insanı öldürebilir.

17. Ağırlık: 350 kg üzeri ölüm riski başlıyor.
Normal bir insan 5G kuvvete dayanabilir sonraki kuvvetlerde bayılır. Bu da 350 kg ağırlığında olmaya denktir. 
Gelmiş geçmiş en kilolu insan olarak kayıtlara geçen Jon Brower Minnoch 635 kiloya çıktığını görmüş tek insan. 1983 yılında 42 yaşında hayata gözlerini yummuştur.

18. Uzun boy: Sadece çok uzun boylu olmak da sizi öldürebilir,
Araştırmacılar 152 cm üzerindeki boylarda, fazladan her 2.5 cm hayatınızdan 1.3 yıl kısalttığını varsayıyor
1930’larda, Robert Pershing Wadlow 273 cm uzunluğa ulaştı. Bu boy dolaşım sistemine ve kemiklerine yapısal baskı uyguladı ve 22 yaşında öldü.

19. Uykusuzluk: Uykusuz ne kadar süre dayanabileceği belirsiz ama, farelerdeki uykusuzluk deneyleri 2 hafta uykusuz yaşayıp öldüklerini göstermiş.
İnsanlardaki dünya rekoru ise 11 gündür. Şaşırtıcı biçimde, uyku düzenini sağladığında kalıcı bir etki görülmemiştir.

20. Teobromin: Çikolatada bulunan teobrominin 70 gramı ortalama bir insanı öldürür.
Kilonuz başına 1 gram tüketmeniz halinde (1000 mg/kg) insanlarda ölümcül dozdur. Bu da tek seferde tam 85 adet küçük 40 gr’lık paketlerden yemek demektir.

Engelli Çalışan Hakları

0

Engelli kadrosundan işe başlayanlar ile işe başladıktan sonra engelli olanlar engelli memur olarak aynı haklara sahip olurlar.
• İşe girişlerinde %60 ve üzerinde engel oranına sahip olanlar malulen emeklilik hakkına sahip değillerdir. Ancak işe girişten sonra engelli hale gelip %60 ve üzerinde çalışma gücünü kaybedenler malulen emeklilik hakkını elde ederler. Bu kişilerin en az 10 yıllık sigortalılık süresine sahip olmaları gerekir. Başkasının bakımına muhtaç hale gelen malul çalışanlar için bu süre aranmaz diğer şartların uygun olması halinde malulen emekli edilirler.
• Sonradan %60’ ın altında engel oranına sahip olanlar ile işe engelli kadrosundan girenler işe giriş tarihlerine göre erken emeklilik haklarını elde ederler. 2008 öncesi işe girmiş memurlar için 5434 Sayılı Yasa hükümleri, 2008 sonrası işe girenler için 5510 Sayılı Yasa hükümleri uygulanır. Buna göre 1 Ekim 2008 öncesi işe girmiş engelli memurların tamamı 15 yılda emekli olurken, 2008 sonrası işe girenler engel oranlarına göre kademeli (15-19 sene arası) erken emeklilik hakkı elde ederler.
• İşe girdiklerinde engelli oldukları halde engel durumlarını beyan etmeyip engelli kadrosunda olmayanlar doğuştan ya da işe girmeden önce engelli olduklarını gösteren raporlarını Sosyal Güvenlik Kurumu ya ilettikleri takdirde uygun görülürse erken emeklilik hakkını alırlar.
•Doğuştan ya da işe girmeden önce malul durumda engelli oldukları Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Kurulunca tespit edilenler (raporlarını sunmayıp sağlam olarak işe girenler) sonradan bu raporlarını sunduklarında da malulen emekli olamazlar.
TSK da çalışanların malulen emeklilik işlemlerinde maluliyet tespiti Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliğine göre yapılmaktadır. Engel oranı %60 ve üzerinde olanların malulen emeklilik hakkı elde edebilmesi için mutlaka Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliğine göre değerlendirilmesi ,dolayısıyla sağlık raporlarının tam teşekküllü asker hastanelerinden alınması gerekir.
TSK da engelli kadrosunda olan memurlar sonradan başka bir hastalığa bağlı engele sahip olurlarsa sadece bu engelin Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliğine göre değerlendirmesi sağlıklı çalışanların değerlendirildiği maddelere göre yapılır.
Asker hastaneler dışında alınmış sağlık raporlarının asker hastanelerde onaylanma şartı (TSK Sağlık Yeteneği Yönetmeliğine göre değerlendirilmesi) Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Muayene Yönergesine göre zorunludur.
Erken emeklilik ve maluliyet için alınmış raporların Sosyal Güvenlik Kurumu ya bağlı olan Sağlık Kurulunca değerlendirildiği, gerekirse tekrar raporlanma istenebileceğini ve son kararın bu sağlık kuruluna ait olduğu da bilinmelidir.
• İş Kanuna tabi olan engelliler de işe giriş tarihlerine göre düzenlenmiş kademeli erken emeklilik hakkına sahiptirler. Ancak erken emeklilik hakkı için 1 Ekim 2008 öncesi işe girmiş olanların mutlaka vergi indirimi hakkını almış olmaları gerekir. 1 Ekim 2008 sonrası işe giren SSK’ lı çalışanlar ile Bağ-Kur ve Emekli Sandığına tabi çalışanlar vergi indirimi belgesi almak zorunda değildirler.
Bağ-Kur engelli emekliliği hakkı 1 Ekim 2008 sonrası 5510 sayılı yasa ile tanımlanmıştı.
 

İstihdam

Elli ve üzeri çalışanı bulunan özel sektör iş yerlerinde en az %3,kamuda %4 engelli personel çalıştırılması zorunludur. %3′lük yasal kotanın üzerinde engelli personel çalıştıran özel şirketlerin fazladan çalıştırdıkları engelli personele ait sigorta primlerinin tamamı Hazinece karşılanmaktadır.
 

Engelli Memurun Tayin Hakkı

Devlet Memurları Kanunu 72 .Madde “İlgili mevzuatı uyarınca verilecek rapora göre kendisi, eşi veya birinci derece kan hısımlığı bulunan bakmakla yükümlü olduğu aile fertleri engelli olan memurların engellilik durumundan kaynaklanan yer değiştirme taleplerinin karşılanması için düzenlemeler yapılır.”
Memurlar çalıştıkları kurumlarda atama ve yer değişikliğini belirleyen kurum içi yönetmeliklere de tabidirler. Devlet Memurlarının Yer Değiştirmesi Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik Değişikliği 16 Ağustos 2014:”
 

Engellilik Durumuna Bağlı Yer Değişikliği

• EK MADDE 3- İlgili mevzuatına göre alman sağlık kurulu raporunda en az yüzde kırk oranında engelli olduğu belirtilen memurlar ile ağır engelli raporlu eşi veya bakmakla yükümlü olduğu birinci derece kan hısımları bulunan memurlar engellilik durumundan kaynaklanan gerekçelere dayalı olarak yer değiştirme talebinde bulunabilir.
Not: Bakmakla yükümlülük Sosyal Güvenlik Kurumu yönünden çalışanın üzerinden sağlık yardımından yararlanma şartıdır. (Ayşe Sarı)
Bu kapsamdaki talepler bu Yönetmelikte yer alan kısıtlayıcı hükümlere tabi olmaksızın kurumların kadro imkanları ve teşkilat yapıları dikkate alınarak karşılanır ve bu haktan bir defadan fazla yararlanılamaz.
Not: Bir kereye mahsus bu haktan yararlanan memur tekrar atama istediğinde engellilik nedeniyle atama talep edemez.Bu durumda yönetmeliğin diğer hükümlerine tabi olur. (Ayşe Sarı)
Memurun kendisinin veya beraber yaşadığı eşi ve bakmakla yükümlü olduğu çocuklarının engellilik durumunun tedavisi sebebiyle yer değişikliğini talep etmesi halinde, yer değiştirme suretiyle atama yapılacak yerin, memurun ve bu fıkra kapsamındaki yakınlarının engellilik durumuna uygun olması esastır. Engellilik durumu devam ettiği sürece kurumlarca isteği dışında memurun yeri değiştirilmez. Engellilik durumu ortadan kalkan memurlar hakkında bu Yönetmelikte yer alan diğer hükümler uygulanır.”
 

Engelli Memurun Nöbet Durumu

Engelli memura kendi isteği dışında gece nöbet ve fazla mesai hizmeti yaptırılamaz. (Devlet Memurları Kanunu)
 

Engelli Çalışanlara Erken Emeklilik

%40 ve üzeri çalışan tüm engellilere erken emeklilik hakkı verilmiştir. 1 Ekim 2008 öncesi işe girenler için 15 yıl, 1 Ekim 2008 sonrası işe girenler için engel oranlarına göre kademeli erken emeklilik hakkı getirilmiştir.
 
 

Engelli Çalışanların Gelir Vergisi İndirimi

%40 ve üzeri tüm engelli çalışanlar gelir vergisi indiriminden yararlanır.Bunun için engelli raporu,çalışma belgeleri ile ilgili vergi dairesine bir dilekçe ile başvurulmalıdır.
Engel oranı:
• %40-59 arası olanlar 3.Derece,
• %60-79 olanlar 2.Derece,
• %80 ve üzerinde olanlar 1.Derece vergi indiriminden yararlanır.
 

Engelli Memurun İzin Hakkı

• 10-16 Mayıs Engelliler Haftasının ilk günü ile 3 Aralık Dünya Engelliler Gününde kamuda görev yapan tüm engelliler idari izinli sayılır.
• Olumsuz hava koşulları nedeniyle valiliklerce okulların tatil edilmesi halinde aynı bölgedeki kamu görevlisi engelliler, ayrıca bir talimat ve talebe gerek kalmadan, belirlenen tatil süresince idari izinli sayılacaktır. ’’ Devlet Memurları Kanunu Madde 100:Ancak engelliler için; engel durumu, hizmet gerekleri, iklim ve ulaşım şartları göz önünde bulundurulmak suretiyle günlük çalışmanın başlama ve bitiş saatleri ile öğle dinlenme süreleri merkezde üst yönetici, taşrada mülki amirlerce farklı belirlenebilir.
• Görme engelliler ,az görenler,gece körlüğü olanlar ve yürüme engelliler kış saati uygulanan,mesai saatleri bitiminin akşam karanlığına denk geldiği sürece mesai başlangıç ve bitiş saatlerinin düzenlenmesini talep edebilirler.
Devlet Memurları Kanunu Madde 101: Engelli memurlara da isteği dışında gece nöbeti ve gece vardiyası görevi verilemez.Buna göre engellilerin çalıştırılamayacağı saatler akşam 20:00 ile sabah 06:00 arasındaki saatlerdir. Bu saatler İş Kanununda yer aldığı gibi Devlet Memurları Kanununda yer almaz. Ancak bu konuda Devlet Personel Başkanlığının 18 Eylül 2014 tarihli mütalaası bu saatleri teyid etmekte ve memurlar için de İş Kanununda belirtilen saatlerin ana alınması gerektiği ifade edilmektedir.
Not: Memurlar için gece saatlerinin tanımlanmasına ait görüş talebi SİME-SEN tarfından yapılmıştır. Anayasa 50. Madde 2. Fıkra:’’Bedenî veya ruhî yetersizliği olanların çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar”.
 

Yetim Maaşı

Engelli çocuğun engel oranının %60 ve üzeri olması halinde çalışan anne ya da babasının vefatı halinde çocuğa yetim maaşı bağlanır.Anne ve babasının her ikisin de memur olması halinde;sadece talep halinde maaşı yüksek olan anne ya da babasının üzerinden maaş bağlanır.Anne ve babası ayrı sigorta kollarında iseler (biri SSK,diğeri Emekli Sandığı) malul çocuk her ikisi üzerinden yetim maaşı alır.Engelli çocuğun engel oranı %60’ın altında ise engelli çocuk Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından malul olarak kabul edilmediği için çocuğa yetim maaşı bağlanmamaktadır.
Eylül 2014 Torba Yasa ile 5510 Sayılı Yasanın ilgili maddesindeki malul kelimesi yerine ‘’ağır engelli ‘’ifadesi yazılmıştır. Buna göre yetim aylığı bağlanma şartı çocuğun ağır engelli olması ile mümkün olabilecektir. Anne veya babasının üzerinden sağlık yardımına devam etme hakkı olan kız ve erkek çocuklar çalışmaya başladıklarında anne veya babalarının vefatı halinde yetim aylığı hakkını alamazlar.Ancak işten çıktıklarında yetim aylığı tekrar bağlanır.Bu durumun bir istisnası anne ya da babası 1 Ekim 2008 öncesi vefat edip yetim aylığı başlanmış olan yetim çocuktur.Bu çocuklar çalışsalar bile yetim aylığı alırlar.Ancak emekli olduklarında kesilir.
Yetim kız ve erkek çocuklardan ağır engelli olup yetim aylığına devam edenler evlenseler dahi yetim aylıkları kesilmez.
 

Özel Sektörde Çalışan Engelliler

Engellilerin çalıştığı kamu kurum ve kuruluşu özelleştirme kapsamındaysa, kapatma ve tasfiye halleri dışında engelli çalışan işten çıkartılamaz .Kapatma veya tasfiye halinde işine son verilen engelli vatandaşlar ildeki Türkiye İş Kurumuna başvurmalıdır. Bu durumda iş kaybı tazminatı, kurumun diğer çalışanlara tanıdığı hakların iki katı oranında ödenmektedir.
 

Malulen Emeklilik

İşe girdikten sonra engelli hale gelenlerden engel oranı%60’ın altında olanlar engelliler için erken emeklilik hakkını alırken, engel oranı (iş gücü kaybı oranı) %60 ve üzeri olanlar Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından malulen emeklilik hakkını alırlar.
TSK’ da çalışanlar malulen emeklilik için 3 Ağustos 2013 tarihli Maluliyet Yönetmeliğinin 10.Maddesine göre:(4) Maluliyet kararlarında; b)’’ Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde çalışan askeri ve sivil personel ile askerlik görevi ile yükümlüleri için, 8/10/1986 tarihli ve 86/11092 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği ana alınır’’ ifadesine dayanarak malulen emekli olurlar
• 2014 EKPSS Yönetmeliği Madde 16 ? (1) Kamu kurum ve kuruluşları çalışma yerlerini ve eklentilerini, engellilerin erişebilirliğine uygun duruma getirmek, engellilerin çalışmalarını kolaylaştıracak gerekli tedbirleri almak ve engellilerin görev yaptıkları kadronun gereği olan işleri yapabilmeleri için engel durumlarına göre gerek duyulan yardımcı ve destekleyici araç ve gereçleri temin etmek zorundadır. (2) Engelliler, engelliliklerini artırıcı ve ek engel getirici işlerde çalıştırılamaz.
 

Kamusal Alanda İndirim

Dar Gelirli Ailelere Elektrik İndirimi

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen ay açıkladığı ve Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında ilgili kararı yayımlanan “ihtiyaç sahibi hanelere elektrik tüketim desteği verilmesi”ne ilişkin uygulamada ödemeler, hak sahiplerinin geçerli kimlik belgesi ve mesken elektrik faturası ibraz etmesiyle PTT üzerinden yapılacak.
PTT AŞ’den yapılan açıklamaya göre, kurum ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü arasında imzalanan protokol kapsamında, sosyal yardım ödemesi alan hak sahiplerine elektrik tüketim desteği verilmesi amacıyla çalışma yürütüldü.
Elektrik tüketim desteği programından faydalanmak için hak sahibinin Türk vatandaşı olması, düzenli yardım alması şartı aranacak. Söz konusu programdan faydalanacak hak sahibinin, PTT’ye geçerli kimlik belgesi ve mesken elektrik faturası ibraz etmesi yeterli olacak.
– Destek tutarı faturadan düşülecek
5 bine yakın PTT iş yerinden yapılacak ödemelerde, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca belirlenen elektrik tüketim desteği kadar tutar faturadan düşülecek. Geçmiş dönemlerde yararlanılmaması koşuluyla geçmişe yönelik üç dönem boyunca ödeme yapılabilecek.
Elektrik tüketim desteği tutarı, hak sahibi adına her ay 1-2 kişilik hanelere aylık 75 kilovatsaat, 3 kişilik hanelere aylık 100 kilovatsaat, 4 kişilik hanelere aylık 125 kilovatsaat, 5 ve daha fazla kişilik hanelere aylık 150 kilovatsaat karşılığı kadar olacak.

Su İndirimi

Her belediye su indirimini en az %30 oranında uygulamak zorundadır.Bu indirimi yapmayan belediyeler için şikayet hakkınızı kullanınız. Ankara’da su indiriminden (%50 oranında)yaralanmak için 18 yaşını doldurmak gerekmektedir.Ev sahibi,kiracılar ve lojmanda oturanlar su indirimi yaptırabilirler.Ev sahipleri ve kiracıların evin deprem sigortası belgesini göstermeleri gerekmektedir. Elektrik ve doğalgazda indirim yoktur.

Digitürk İndirimi

% 50 indirimlidir.Bilgi için (212) 4737373 arayınız
 

Türk Telekom Sosyal Tarife

Türk Telekom Sosyal Tarife engelliler için düzenlenmiştir. Başvuru için engelli raporu,nüfus kağıdı fotokopisi gereklidir.İlgili Telekom Merkezine engelli birey ile ya da vasi kararı ile başvuru yapmalısınız.
 

TTNET ve Fiber İnternet

Yaş sınırı olmaksızın %25 indirimlidir.Bu indirimden yararlanmak için Türk Telekomu arayabilirsiniz.(444 0375)
• Uydunet ve Turkcell Süperonline
Bu hizmetlerde %25 indirim mevcuttur.
• Cep Telefonu Hizmetlerinde İndirim
Turkcell ,Avea ve Vodafone’ da engellilere özel tarifeler mevcuttur
 

Ulaşım Alanında İndirim

Şehir İçi Ulaşım

Belediye otobüsleri,Metro seferleri, TCDD ve Deniz Yollarının şehir içi seferleri ücretsizdir. ’’Ağır engelli’’ibareli raporu olanların bir refakatçisi engelli kişi ile beraber olmak şartıyla ücretsiz ulaşımdan yararlanır.

TCDD ve Deniz Yolları

Devlet Demiryollarına ve Deniz Yollarına ait şehir dışı seferleri ücretsizdir. ’’Ağır engelli’’ ibareli raporu olanların bir refakatçisi engelli kişi ile beraber olmak şartıyla ücretsiz ulaşımdan yararlanır. Not:Ücretsiz seyahat hakkı için Sosyal Hizmetler İl Müdürlüklerinden alacağınız ‘’Engelli Kimlik Kartı’’ geçerlidir.

Şehirler Arası Otobüslerde İndirim

%30 indirim mevcuttur. Refakatçi indirimi yoktur. İnternetten bilet alımlarında bu indirimden yararlanılamamaktadır. Engelli indirimi yapmayan otobüs firmaları hakkında tutanak tutturup Ulaştırma Bakanlığına bildirebilirsiniz. Ya da aldığınız bilet ve engelli kimlik kartınızın fotokopisi ile beraber BİMER’ e şikayet ediniz. Otobüs firmaları size ” otobüste bir engelliye (bu 2 veya 3 olabilir) indirim yaptık, kontenjan doldu ”der ise mutlaka itiraz ediniz. Hiç bir yasal dayanağı olmayan bu sınırlama için yine BİMER’e şikayette bulununuz. Size Karayolları Trafik Yönetmeliğine dayanarak kontenjan uyguladıklarını söylerlerse bu yönetmelikte her engelliye indirim uygulanacağının belirtildiğini söyleyiniz. Karayolları Taşıma Yönetmeliği 57.madde 11.fıkra: (Değişik ibare:RG-21/8/2009-27326) % 40 oranında engelli olduğunu belgeleyen kişiler için bilet ücreti geçerli ücret tarifesi üzerinden % 30 indirimli düzenlenir.

THY İndirimi

%25 indirim mevcuttur.
Ancak ekonomik bilet alanlar ile internetten bilet alanlar bu indirimden yararlanamamaktadır. Tekerlekli sandalyede olanlar,görme ve işitme engellinin ikisine birden sahip olanlar tek başlarına seyahat etme özgürlüğüne sahip değillerdir.Bu kişilerin yanında mutlaka refakatçi bulunmalıdır.
 

Araç Alımlarında İndirim

ARAÇ ALIMLARINDA ÖTV VE MTV MUAFİYETİ

% 90 ve üzeri engelli yakını olanlar ÖTV (Özel Tüketim Vergisi)ve MTV (Motorlu Taşıtlar Vergisi) muafiyetli sıfır araç alma hakları vardır.
Kendisi H sınıfı ehliyet sahibi olup ”özel donanımlı araç kullanabilir ” ibareli sağlık kurul kararı alanlar da engel oranına bakılmaksızın (engel oranı %90’ın altında olması halinde) sol ayak veya sol bacak engeli bulunanlar otomatik vitesli araç, sağ ayak veya sağ bacak engeli olanlar otomatik vitesli araçlara engellerine uygun hareket ettirici tadilatlar yaptırarak ÖTV ve MTV muafiyetli araç alabilirler.
Ayrıca %90 ve üzeri engelli yakını olanlar,engelli yakını tarafından kullanılması ve engelli kişinin ortopedik engelli olması şartı ile yurt dışından özel tertibatlı araç getirtebilirler.
ÖTV indirimli araç alımlarında KDV indirimine özel bir düzenleme bulunmamaktadır.
Engellilik durumlarının araçları bizzat kullanamayacak ve sürekli olarak tekerlekli sandalye veya sedye kullandıklarını sağlık raporu ile belgeleyenlerden engellilik derecesi % 90 veya daha fazla olup tekerlekli sandalye veya sedye ile binilmesine ve seyahat edilmesine uygun tertibat yaptıran malûl ve engelliler beş yılda bir ÖTV siz sıfır araç (sürücü dâhil 9 kişilik oturma yeri olan) alabilir.
 

MTV muafiyetinden yararlanmak için

Vergi Dairesine müracaat edilmesi gerekmektedir.Aksi halde aracınıza ait vergi borcu ile karşılaşırsınız.Bu durumda araç ruhsatı,engelli raporu ve nüfus kağıdı ile beraber Vergi Dairesine başvurarak borcunuzu iptal ettirebilirsiniz.
Bilgi için bakınız ‘’Gelir İdaresi Başkanlığı 2013 Engelliler Vergi Rehberi’’
İşitme engelliler H Sınıfı ehliyet alır ancak ÖTV muafiyetli araç alamazlar.İşitme engelliler araçlarının arkasına ‘’işitme engelli’’simgesi yapıştırmalıdırlar.
Özel Tüketim Vergisi İstisnasından Faydalanmayan Engelliler İçin MTV İstisna Uygulaması Özel tüketim vergisi istisnasından faydalanmayan ancak %90’ın altında engel oranına sahip engelliler engellerine uygun özel donanım yaptırtmak şartı ile MTV muafiyetinden yararlanabilmektedir.
 

Engelliler İçin Araç Park Yerleri

ÖTV indirimi ile alınmış olması şartı ile engelli araç park yerlerine araç park edebilirler.
Otobanlarda 15 dakikaya kadar araçlarını yol kenarına çekebilirler.
Hava alanlarında,Belediye tarafından işletilen otoparklardan ücretsiz yararlanabilirler.
ÖTV indirimli aracı olanlar yaşadıkları evlerin önüne ilgili belediyeye müracaat ederek Engelli Araç Park Yeri yaptırabilir.
Araç muayene istasyonlarında engellilere ait ÖTV indirimli araçlara öncelik hakkı vardır.
 

Engelli Araç Park Kartı

Aracın ÖTV indirimli alınan araçlar içinTrafik Tescil Şubesine dilekçe ile başvurarak engelli araç park kartı temin edilebilir.
Ayrıca %90 ve üzerinde engel oranına sahip ancak ÖTV muafiyetsiz alınan araçlar için de engelli araç park kartı verilmektedir.(Ankara Kurtuluş Trafik Tescil Şubesinden alınan bilgidir) Engelli kimlik kartlarını araç ön camına bırakarak aracınızı park ettiğinizde oradaki güvenlik görevlisinin inisiyatifinde olduğunuzu bilmelisiniz.
 

Bhagavat Gita

0

Bhagavat Gita Mahabarata Hint destanının bir bölümüdür ve Pandava ve Kaurava aileleri arasında olan bir savaş meydanında, M.Ö. 3102 yılında yazılmıştır. Elimizde bulunan tarihsel verilere göre, Gita, Musa’dan 1700 yıl, Buddha’dan 2500 yıl, İncil’den 3000 yıl, Kuran’dan 3800 yıl önceye denk gelen; M.Ö. 3102 yılında Pandava ve Kaurava aileleri arasında geçen bir savaş meydanında yazılmıştır.

Dinler Tarihi Metinleri

Bhagavat Gita Mahabarata Hint destanının bir bölümüdür ve Pandava ve Kaurava aileleri arasında olan bir savaş meydanında, M.Ö. 3102 yılında yazılmıştır. Elimizde bulunan tarihsel verilere göre, Gita, Musa’dan 1700 yıl, Buddha’dan 2500 yıl, İncil’den 3000 yıl, Kuran’dan 3800 yıl önceye denk gelen; M.Ö. 3102 yılında Pandava ve Kaurava aileleri arasında geçen bir savaş meydanında yazılmıştır.

Bhagavat Gita, evrenle bir olmak için farklı yollar önermektedir. Buna göre, kitabı üç temel bölüme ayırmak mümkündür.

1-6. Bölümler: Kişiyi fiil yoluyla evrenle bir olmaya yönlendirdiğinden, Karma Yoga’yı anlatmaktadır.

7-12. Bölümler: Kişiyi adanma yoluyla evrenle bir olmaya yönlendirdiğinden Bhakti Yoga’yı anlatmaktadır.

13-18. Bölümler: Kişiyi zihin yoluyla evrenle bir olmaya yönlendirdiğinden Jnana Yoga’yı anlatmaktadır.


BHAGAVAT GİTA 1. BÖLÜM

ARCUNA’NIN ÜMİTSİZLİĞİ

Dhritaraştra:

1. Ey, Sancaya, kutsal Kurukşetra ovasında savaşmak için istekli olarak bir araya gelen Pandu’nun oğulları ve benim insanlarım ne yaptılar?

Sanjaya:

2. Pandava’ların ordusunu savaş sırasında görünce, Kral Duryodhana öğretmenine başvurarak şöyle dedi:

3.”Görün, Öğretmenim, akıllı öğrenciniz Drupada’nın oğlunun dizdiği Pandu’nun oğullarının bu kuvvetli ordusunu!

4. “Burada kahramanlar var, büyük okçular, Bhima ve Arcuna’ya savaşta eş olanlar var, Yuyudhana, Virata ve Drupada,

5. “Driştaketu, Çekitana ve Kasi’nin güçlü kralı, Purucit ve Kuntibhoca ve Saibya, en iyi adamlar,

6. “Güçlü Yudhamanyu ve cesur Uttamaucas, Subhadra’nın oğlu ve Draupadi’nin oğulları, tüm büyük kahramanlar.

7. “Ey tekrar doğanların en iyisi, aramızda en çok farkedilen isimleri de, ordumun liderlerini de bil! Bunu bilgin olması için söylüyorum.

8. “Sen ve Bişma ve Karna ve Kripa, savaşta zafer kazananlar; Asvatthama, Vikarna ve Somadatta’nın oğlu Jayadratha.

9. “Ve ayrıca çeşitli silahlar ve misillerle silahlanmış, benim için hayatını feda eden nice kahraman, ki hepsi de savaş için fazlasıyla yetenekliler.

10. “Bhişma tarafından yönetilen bu ordumuz yetersizdir, Bhima tarafından yönetilen onların ordusu ise yeterlidir.

11. “Bu yüzden, ordudaki sayısız bölümdeki rütbeniz ne olursa olsun, hepiniz sadece Bhişma’yı koruyun.”

12. Kaurava’nın en büyüğü olan Bhişma, Duryodhana’yı neşelendirmek için bir aslan gibi kükredi ve borusunu öttürdü.

13. Bhişma’yı takiben borular ve bakır davullar, tefler ve davullar bir anda sessizliği yırttı; ses müthişti.

14. Sonra, Madhava (Krişna) ve Pandu’nun oğlu (Arcuna) beyaz atların çektiği muazzam at arabasında oturarak ilahi borularına üflediler.

15. Hrişikesa “Pançacanya’ya ve Arcuna “Devadatta’ya üfledi ve korkunç işler yapan Bhima ise büyük boru “Paundra’ya üfledi.

16. Kunti’nin oğlu Yudhisthira “Anantavijaya’ya üfledi ve Sahadeva ve Nakula “Manipushpaka” ve “sughoşa” borularına üflediler.

17. Kasi’nin kralı, mükemmel okçu Sikhandi, güçlü araba-savaşçısı Dhristandyumna ve Virata ve yenilmez Satyaki;

18. Drupada ve Draupadi’nin oğulları ve Subhadra’nın güçlü bilekli oğlu, hepsi kendi borularına üflediler.

19. Heybetli ses yeri göğü inleterek Dhritaraştra’nın yandaşlarının kalplerinde bir delik açtı.

20. Ey yeryüzünün Efendisi! Sonra, Dhritaraştra’nın yandaşlarının dizildiğini ve silahların patlamak için hazır beklediğini gören, nişanı bir maymun olan Pandu’nun oğlu Arcuna, yayını kaldırdı ve Krişna’ya şöyle dedi.

Arcuna:

21-22. Ey Krişna, arabamı her iki ordu arasına sür ki, kimin bu kadar istekle savaşmak istediğini görebileyim ve savaş başladığında önce kiminle savaşmam gerektiğini bileyim.

23. Çünkü ben burada kötü-fikirli Duryodhana’yı savaşta memnun etmek için savaşmaya gelenleri görmeyi arzu ediyorum.

Sancaya:

24. Krişna, Arjuna tarafından verilen talimata göre, Dhritaraştra’lardaki en iyi arabayı iki ordu arasına sürdü.

25. Bhişma ve Drona ve dünyanın tüm hükümdarlarının önünde şöyle dedi: “Ey Arcuna, İşte tüm bu Kuru’lar bir aradalar!”

26. O zaman, orada duran Arcuna büyükbabaları ve babaları, öğretmenleri, büyük amcaları, abileri, oğulları, torunları ve arkadaşları da gördü.

27. Her iki orduda kayınpederleri ve arkadaşları da gördü. Kunti’nin oğlu Arcuna, tüm bu akrabaları dizilmiş görünce büyük bir acımayla dolu olarak üzgün konuştu.

Arcuna:

28. Ey Krişna, savaşmaya hevesli olarak dizilmiş bu akrabalarımı görünce,

29. Elim kolum tutmuyor, ağzım kuruyor, bedenim titriyor, tüylerim diken diken oluyor.

30. Yayım “Gandiva” elimden kayıyor, tenim yanıyor; ayakta bile duramıyorum, başım dönüyor.

31 ve ben kötü bir gelecek görüyorum, Ey Kesava! Bir savaşta kendi akrabalarımı öldürmekte iyi bir yan görmüyorum.

32. Ey Krişna, ne zaferi arzuluyorum, ne zevki, ne de krallıkları! Ey Krişna, hakimiyetin ya da zevklerin ya da hatta yaşamın bize faydası nedir ki?

33. Adına, krallık, zevk ve eğlence arzuladıklarımız, yaşamı ve zenginliği terk ederek bu savaşta yer alıyor.

34. Öğretmenler, babalar, oğullar ve ayrıca dedeler, torunlar, kayınpederler, büyük amcalar, damatlar, akrabalar, –

35. Onlar beni öldürse bile, hatta, bırak sadece bu dünyayı, üç dünya üzerinde hakimiyet sağlama uğruna bile ben onları öldürmek istemiyorum, Ey Krişna.

36. Dhritaraştra’nın oğullarını öldürmekte ne gibi bir zevk olabilir, Ey Janardana? Bu suçluları öldürmekle sadece günah işlemiş oluruz.

37. Bu yüzden, bizler akrabalarımız olan Dhritaraştra’nın oğullarını öldürmemeliyiz; kendi insanlarımızı öldürerek nasıl mutlu olabiliriz ki, Ey Krişna?

38. Onlar zihinleri açgözlülükle dolu olduğundan aileleri yok etmekte bir kötülük ve arkadaşlara düşmanlıkta bir günah görmüyorlarsa da,

39. Neden bir ailenin yok edilmesindeki kötülüğü net olarak görebilen bizler bu günaha sırtımızı dönmeyi öğrenmemeliyiz, Ey Krişna?

40. Bir ailenin yok edilmesiyle, o ailenin hatırlanamayacak kadar eski dini ayinleri de yok olur; ruhsallığın yok edilmesiyle, tüm ailede Yaradan’a karşı saygısızlık hüküm sürer.

41. Ey Krişna, Yaradan’a karşı saygısızlığın ortaya çıkışıyla, ailedeki kadınlar fırsatçı olurlar ve kadınlar fırsatçı olunca, tüm kastlar birbirine karışır.

42. Kastların birbirine karışması ise aileleri doğrayanları cehenneme götürür; çünkü pirinç ve su takdim etmeyen onların ataları da (buraya) düşmüşlerdir.

43. Aileyi yok ederek kastların karışmasına sebep olan bu kötü işlerle, kastların ebedi dini ayinleri ve aileler de yok edilirler.

44. Ey Krishna, bizler duyduk ki, bu kaçınılmaz olan (yer), ailelerindeki dini uygulamaların yok edildiği bu kişiler için, bilinmeyen bir süre boyunca meskendir.

45. İşte! Bizler bir krallığın zevklerinin açgözlülüğü içinde akrabalarımızı öldürmeye hazırlanırken büyük bir günahın içine girdik.

46. Eğer Dhritaraştra’nın oğulları ellerinde silahlarla beni savaşta kılıçtan geçirmeleri gerekiyorsa, karşı koymamam ve silahlanmamam benim için daha iyi olur.

Sancaya:

47. Savaş alanının ortasında bunu söyleyerek, Arcuna içi üzüntü dolu olarak okunu ve yayını bıraktı, arabasının içine oturdu,

BHAGAVAT GİTA 2. BÖLÜM

SANKHYA YOGA

Sancaya:

1. Acıma duygusuna yenilmiş ve ümitsiz olan, gözleri yaşla dolu ve alt üst olmuş olan Arcuna’ya, Krişna şu sözleri söyledi:

Krişna:

2. Böylesine tehlikeli, senin için değerli olmayan, zarif olmayan ve sana cennetin kapılarını kapatan bu sıkıntı nereden geliyor, ey Arcuna?

3. İktidarsızlığı bırak, Ey Pritha oğlu, Arcuna! Bu sana yakışmıyor. Kalbinin bu zayıflığını bir kenara bırak. Ayağa kalk!

Arcuna:

4. Ey Madhusudana, hürmet gösterilmesi gereken Bhişma ve Drona’ya karşı nasıl oklarla savaşırım?

5. Bu dünyada sadaka kabul etmek, bu en soylu öğretmenleri kılıçtan geçirmeye yeğdir. Eğer onları öldürürsem, bu dünyadaki zenginlik ve arzularımın eğlencesi bile onların kanıyla lekelenecektir.

6. Hangisinin daha iyi olduğunu söylemek zor olacak: Onlara karşı zafer kazanmak mı yoksa onların bir zafer kazanması mı. Yaşamasını arzulamadığımız Dhritaraştra’nın oğulları, kılıçtan geçirildikten sonra bile, bizimle yüz yüze gelecektir (gözümüzün önünden gitmeyecektir).

7. Kalbim acıma duygusuyla doldu, görevimin ne olduğu konusunda aklım karıştı. Sana soruyorum: Benim için neyin iyi olduğuna karar vererek söyle. Senin öğrencinim. Sana sığındım, söyle bana.

8. Bu dünyada refah içinde rakipsiz bir hakimiyete ulaşsam ya da tanrılar üzerinde efendi olmayı başarsam bile, bunların duyularımı yakan bu kederi ortadan kaldıracağını sanmıyorum.

Sancaya:

9. Hrişikesa’ya bunları söyleyerek, hasımların yokedicisi Arcuna, Krişna’ya “Savaşmayacağım.” dedi ve sessizliğe büründü.

10. İki ordu arasında ümitsiz olan Arcuna’ya, Sri Krişna gülümsermiş gibi şu sözleri söyledi!

Krişna:

11. Kederlenilmemesi gerekenler için kederleniyorsun ve bilgelik sözleri söylüyorsun. Bilge olanlar ne yaşayanlar için ne de ölüler için kederlenmezler.

12. Ne ben, ne de bu insanların hükümdarlarının var olmadığı, ne de bizlerin bundan sonra var olmayacağı hiçbir zaman dilimi yoktur.

13. Ruhun bu bedenin içinde çocukluktan gençliğe ve yaşlılığa geçmesi gibi, kişi de bir başka bedene geçer; hikmet sahibi kişi bunun için kederlenmez.

14. Ey Kunti oğlu, sıcağa ve soğuğa, zevke ve acıya sebep olan duyuların nesnelerle irtibatının bir başlangıcı ve bir sonu vardır; bunlar geçicidir; bunlara cesurca dayan, Ey Arcuna!

15. Bunlardan etkilenmeyen, zevk ve acı onun için aynı olan bu hikmet sahibi kişi, ölümsüzlüğü başarmaya yaraşır!

16. Gerçek olmayanın varlığı yoktur; Gerçek olanın varlığının olmaması diye bir şey yoktur; bu ikisiyle ilgili gerçek, Gerçek’i bilenlerce görülür.

17. Herşeyin ondan ortaya çıktığı O’nun yok edilemez olduğunu bil. Hiçbir şey Yokolmaz olan, O’nun yıkımına sebep olamaz.

18. Ebedi olan, yok edilemez olan ve ölçülemez olan Özben’in bu bedenlerinin bir sonu vardır. Bu yüzden savaş, ey Arcuna!

19. Kim Özben’in kılıçtan geçiren olduğunu düşünürse ve kim O’nun kılıçtan geçtiğini düşünürse, her ikisi de bilmiyordur; O ne kılıçtan geçirir ne de kılıçtan geçer.

20. O, doğmamıştır ve ölmeyecektir; beden öldükten sonra O, tekrar yok olmaz. Doğmamış, ebedi, değişmez ve kadim olarak O, beden öldürüldüğünde öldürülmez.

21. O’nun yok edilemez, ebedi, doğmamış ve tüketilemez olduğunu bilen biri, nasıl kılıçtan geçirir ya da kılıçtan geçer, ey Arcuna?

22. Tıpkı bir kişinin eski elbiselerini bir kenara atması gibi, bedenlenmiş Özben de eski bedenlerini bir kenara atar ve yenilerinin içine girer.

23. O’nu silahlar kesmez, ateş yakmaz, su ıslatmaz, rüzgar kurutmaz.

24. Bu Özben kesilemez, yakılamaz, ıslatılamaz ya da kurutulamaz. O ebedidir, herşeyi kaplayandır, sabittir, kadimdir ve hareketsizdir.

25. Bunun (Özben’in) tezahür etmemiş olan, düşünülemez olan ve değişmez olan olduğu söylenir. Bu yüzden, bunun böyle olduğunu bildiğine göre, kederlenmemelisin.

26. Ama O’nun sürekli olarak doğduğunu ve öldüğünü düşünüyorsan bile, ey koca-kollu, o zaman bile kederlenmemelisin.

27. Doğum için ölüm kesindir ve ölüm için doğum kesindir; bu yüzden, bu kaçınılmaz olan için kederlenmemelisin.

28. Varlıklar kendi başlangıçlarında görünmez olanlardır, orta safhada görünürler ve sonunda yine görünmez olurlar, ey Arcuna! Bunda kederlenecek ne var?

29. Kişi Özben’i bir harika olarak görür; bir başkası O’ndan harika diye bahseder; bir başkası O’nun harika olduğunu işitir; yine de bunu duymakla hiçbiri O’nu anlamaz.

30. Bu, herkesin bedenine nüfus etmiş olan hiçbir zaman yok edilemez olandır, ey Arcuna! Bu yüzden hiçbir varlık için kederlenmemelisin.

31. Ayrıca, görevini göz önüne alırsan, tereddüt etmemelisin; çünkü bir Kşatriya için doğruluk adına yapılan bir savaştan daha üstün hiçbir şey yoktur.

32. Ey Arcuna, Cennetin kapılarını açmak için gelen böyle bir savaşta savaşmak için çağrılan Kşatriya’lar mutludurlar.

33. Ama, eğer bu doğruluk adına yapılan savaşta savaşmazsan, o zaman görevini ve ününü bırakarak günah işlemiş olursun.

34. İnsanlar da senin bu daimi onursuzluğunu nakledeceklerdir ve onurlanmış biri için onursuzluk ölümden beterdir.

35. Bu heybetli araba-savaşçıları senin korktuğun için bu savaştan çekildiğini düşüneceklerdir ve seni fazlasıyla düşünen bu kişiler tarafından hafife alınacaksın.

36. Ayrıca senin gücüne bahane arayan düşmanların da bir çok fesat söz söyleyeceklerdir. Bundan daha acı verici ne olabilir!

37. Kılıçtan geçersen, cennete gideceksin; zafer kazanırsan, dünyanın zevkini çıkaracaksın; bu yüzden ey Kunti oğlu, savaşmaya karar vererek kalk!

38. Zevk ve acının, kazanç ve kaybın, zafer ve yenilginin eş değerli olduğunu bilerek, savaşı savaşmak adına yap; böylelikle günah işlememiş olursun.

39. Sana şimdiye dek öğretilen Sankhya bilgeliğidir. Şimdi, fiilin zincirlerini kırabilmeni sağlayan Yoga bilgeliğini dinle, ey Arcuna!

40. Bunda, ne çabaların kaybı vardır, ne de bir zararı vardır. Bu bilginin en azı bile, kişiyi büyük korkulardan korur.

41. Ey Kuru’ların neşesi, burada bir tek-noktaya-odaklı kararlılık vardır! Dallı budaklı ve sonsuz olan düşünceler kararsızlarındır.

42. Ey Arcuna, bilge-olmayanlar Vedalardaki kelimeleri övmeyi zevk sayarak süslü sözler söylerler ve “Başka bir şey yok!” derler.

43. Arzuyla dolu olarak, hedeflerini cennet yaparak, doğumu kişinin fiillerinin ödülü yapan söylevlerde bulunurlar ve zevk ve güce erişmenin özel yollarını açıklarlar.

44. Akılları bu tip bir öğretiyle çelinmiş, arzu ve güce bağımlı olan bu kişiler için meditasyon ve Samadhi’ye yönelen bu kesin gerçek tezahür etmez.

45. Vedalar Doğanın üç değeriyle ilgilidirler; sen bu üç değerin de üzerinde ol, ey Arcuna! Zıt kutuplardan kendini kurtar ve açgözlü ve istifçi düşüncelerden kurtularak her zaman Sattva değerinde kal ve Özben’de bulun.

46. Özben’i bilen bir Brahmana için, tüm Vedalar bir su kaynağının yanıbaşındaki bir su haznesinde duran su gibidir.

47. Görevin sadece çalışmaktır ama asla meyveleri için değil; ne fiilin meyvelerinin seni çalışman için motive etmesine izin ver, ne de bağımlılığının seni fiilsizliğe itmesine izin ver.

48. Ey Arcuna, sürekli olarak Yoga’da bulunarak, bağımlılığı terk ederek ve başarı ve başarısızlıkta dengede durarak fiilde bulun! Akıldaki dengeliliğe Yoga denir!

49. Fiil, bilgelik Yoga’sından çok daha düşük seviyelidir, ey Arcuna! Bilgeliğe (aklın dengeliliğine) sığın, motivasyonları meyveler olanlar zavallıdırlar.

50. Bilgelik verilmiş kişi bu yaşamda iyi ve kötü hareketlerinin ikisinden de sıyrılır; bu yüzden kendini Yoga’ya ada; Yoga fiildeki ustalıktır.

51. Bilge olan, bilgiye sahip olarak, fiillerinin meyvelerinden vaz geçerek ve doğum prangasından kurtularak tüm kötülüklerin ötesindeki yere gider.

52. Zihnin yanılgı batağından kurtulduğunda, şimdiye dek söylenmiş olan ve söylenecek olan herşeye karşı kayıtsız kalırsın.

53. Duymuş olduklarınla karışmış olan zihnin hareketsiz kalıp, Özben’de sabit kaldığı zaman İçsel-Farkındalığa ulaşmış olacaksın.

Arcuna:

54. Ey Krişna, bilgelik sahibi kişiyi, sürekli Samadhi’de bulunan kişiyi nasıl tanımlarsın? Hikmet sahibi olanlar nasıl konuşur? Nasıl oturur? Nasıl yürürler?

Krişna:

55. Ey Arcuna, kişi aklın tüm arzularını tamamen bir kenara attığında ve tatmini Özben yoluyla Özben’de bulduğunda, o kişinin bilgeliğe sürekli sahip olanlardan biri olduğu söylenir.

56. Zorluklarla dalgalanmayan bir akla sahip olan, zevklerin peşinden koşmayan ve bağımlılıktan, korkudan ve öfkeden kurtulmuş kişiye şaşmaz değişmez bilgiye sahip hikmet sahibi denir.

57. Bağımlı olmadan her yerde olan, iyi ve kötü bir şeyle karşılaştığında ne sevinen ne de nefret eden kişinin bilgeliği sabittir.

58. Bir kaplumbağanın bacaklarını içeri çekmesi gibi duyularını duyu-nesnelerinden geri çeken kişinin bilgeliği sağlamdır.

59. Duyu nesneleri (geride) özlemi bırakarak bu perhizkar kişiyi bırakır giderler; ama bu özlem de Yüce olanı görünce geçer gider.

60. Ey Arcuna, çalkantılı duygular, bilge kişi (onları kontrol etmek için) uğraşsa da, aklını fazlasıyla büyüler.

61. Kişi, hepsini dizginleyerek sabit oturmalı ve dikkatini Bana vermelidir; duyuları kontrol altında olanların bilgeliği sabittir.

62. Kişi nesneleri düşündüğünde, bunlara karşı bir bağımlılık ortaya çıkar; bağımlılıktan arzu doğar; arzudan öfke doğar.

63. Öfkeden yanılgı gelir; yanılgıdan aklın yitimi; aklın yitiminden ayrım kabiliyetinin çöküşü gelir; ayrım kabiliyetinin yok oluşuyla kişi mahvolur.

64. Ama duyularını dizginleyip, bağımlılıktan ve reddetmekten kurtularak nesneler arasında dolaşan kendine hakim kişi huzura erişir.

65. Bu huzurda tüm acılar yok edilir, sakin bir akla sahip kişinin zihni kısa zamanda sabitleşir.

66. Düzenli ve ciddi olmayanın Özben bilgisi olamaz ve düzenli ve ciddi olmayanın meditasyon yapması (da) mümkün değildir ve meditatif olmayan biri huzurlu olamaz ve huzuru olmayan kişi nasıl mutlu olabilir?

67. Dolanıp duran duyuların uyanmasını takip eden akıl için, ayrımcılık yeteneği rüzgarın su üstündeki tekneyi alıp götürmesi gibi yiter gider.

68. Bu yüzden ey koca kollu Arcuna, duyularını duyu-nesnelerinden tamamen geri çekebilenlerin bilgisi şaşmaz değişmezdir.

69. Tüm varlıklar için gece olanda, kendini kontrol edebilen uyanıktır; tüm varlıkların uyanık olduğu ise gören bilge için gecedir.

70. Tüm arzuları, suların okyanusa girmesi gibi girip, her yönden dolan (ve) hareketsiz kalan kişi huzura kavuşur; arzularla dolu olan kişi ise huzura ulaşamaz.

71. Tüm arzularını terk ederek, özlem duymadan, “benim” duygusu (sahiplenme duygusu) olmadan ve egoizmden yoksun olarak hareket eden kişi huzura erer.

72. Ey Pritha’nın oğlu, bu Brahman’nın (ebedi durum) koltuğudur. Buna ulaştığında, kimse artık yanılmaz. Yaşamının sonunda olsa bile kişi burada bulunarak, Brahman’la birliğe kavuşur.

BHAGAVAT GİTA 3. BÖLÜM

FİİL YOGASI

Arjuna:

1. Ey Krişna, bana bilginin fiilden üstün olduğunu öğretiyorsan, o halde ey Kesava, niye benim bu korkunç fiilde yer almamı istiyorsun?

2. Bu açıkça zihni karıştıran sözlerinle kafamı karıştırıyorsun; bu yüzden ilahi mutluluğa ulaşacağım tek ve kesin yolu söyle.

Krişna:

3. Daha önce de dediğim gibi, bu dünyada iki tip yol vardır, ey günahsız olan, Sankhya’ların bilgi yolu ve Yogi’lerin fiil yolu!

4. Sadece fiilde bulunmamayla kişi fiilsizliğe erişmez, aynı şekilde sadece terkle kişi mükemmeliyete ulaşmaz.

5. Doğrusu, kimse bir an için bile olsa fiilde bulunmadan duramaz; Doğa’dan doğan değerlerden dolayı herkes çaresiz fiilde bulunmaktadır.

6. Fiil organlarını dizginlerken bir yandan da zihnen duyu-nesnelerini düşünen kimse yanlış anlayışından dolayı, ikiyüzlü olarak adlandırılır.

7. Ama, ey Arcuna, aklıyla duyuları kontrol ederken, kendisini bağımlı olmadan fiil organlarıyla Karma Yoga ile meşgul eden kişi herşeyi aşar.

8. Yapman gereken görevi yap; çünkü fiil fiilsizliğe yeğdir ve hatta sadece bedenin idamesi için bile fiilsiz kalman mümkün değildir.

9. Dünya fiillerle bağlıdır, kurban adına yapılmış fiillerle değil; bu yüzden, ey Kunti oğlu, sadece kurban adına, bağımlılıktan kurtulmuş olarak fiilde bulun.

10. Yaradan, yaradılışın başında insanoğluyla birlikte kurbanı yaratmış ve “sizler bununla çoğalacaksınız; bu sizin arzularınızın süt veren ineği olsun (arzuladığınız nesneleri size o versin)” demiştir.

11. Bununla tanrıları beslersiniz ve tanrılar da sizi beslerler; böylece biri diğerini besleyince en yüksek iyiye ulaşacaksın.

12. Kurbanla beslenen tanrılar sana arzuladıklarını verirler. O halde, tanrılara bir şey sunmadan onlardan gelen nesnelerin tadını çıkaranlar, gerçek birer hırsızdırlar.

13. Kurbanın artıklarını yiyen dürüst kişiler günahlarından arınmıştır; ama sadece kendileri adına yemek pişiren günahkarlar, doğrusu günah yemiş olurlar.

14. Besinden varlıklar, yağmurdan besin; kurbandan yağmur oluşur ve kurban fiilden doğar.

15. Fiilin Brahma’dan geldiğini bil ve Brahma Yok olmaz olandan çıkmıştır. Bu yüzden, her-şeye-nüfuz-eden Brahman hep kurbanda bulunur.

16. Dönmekte olan bu çarkı takip etmeyen, duyularını memnun ederek günahkar bir yaşam süren kişi, boşuna yaşamaktadır, ey Arcuna!

17. Ama sadece Özben’deyken memnun olan, Özben’le tatmin olan, sadece Özben’de mutlu olan kişinin, doğrusu yapacağı bir şey yoktur.

18. O kişinin yapılmış olan ya da yapılmamış olan herhangi bir şeyde çıkarı yoktur ve hiçbir şey için hiçbir varlığa bağlı olmaz.

19. Bu yüzden, bağımlı olmadan, her zaman yapılması gereken fiilde bulun; çünkü bağımlı olmadan fiilde bulunmakla, kişi Yüce Olan’a ulaşır.

20. Janaka ve diğerleri mükemmeliyete sadece fiil yoluyla ulaşmıştır; hatta kitlelerin korunması açısından da fiilde bulunmalısın.

21. Büyük bir kişi ne yaparsa, diğerleri de onu yapar; o kişi neyi standart olarak belirlerse, tüm dünya o standardı takip eder.

22. Ey Arcuna, üç dünyada da Benim tarafımdan ne yapılması gereken bir şey var, ne de başarılması gereken başarılmamış bir şey var; yine de Ben fiilde bulunuyorum.

23. Çünkü Ben yorulmadan sürekli olarak fiilde bulunmazsam, herkes her şekilde (beni örnek alarak) Benim Yol’umu takip ederdi, ey Arcuna!

24. Fiilde bulunmasaydım, bu dünyalar yok olurdu; kastların birbirine karışmasının ve bu varlıkların yok oluşunun sebebi ben olurdum.

25. Cahil kişi nasıl fiile bağımlı olarak hareket ederse, ey Barata, bilge olan da bağımlı olmadan, dünyanın refahını isteyerek hareket etmelidir!

26. Bilge kişilerin hiçbiri fiile bağımlı olan cahillerin akıllarını tedirgin etmesin; bilge kişi onları fiile teşvik ederken, kendisi bu fiilleri adanmayla yapar.

27. Tüm fiiller her durumda sadece Doğa’nın değerlerinden ortaya çıkarlar. Aklı egoizmden dolayı yanılgı içinde olan kişi ise “Yapan benim.” diye düşünür.

28. Ama, ey koca kollu Arcuna, değerler ve değerlerin işleyişi hakkındaki farklarla ilgili gerçeği bilen kişi, duyular olarak Guna’ların, duyu-nesneleri olarak Gunalar arasında hareket ettiğini bilerek bunlara bağlanmaz.

29. Doğa’nın değerlerinden dolayı yanılgı içinde olanlar değerlerin işleyişlerine bağımlıdır. Mükemmel bilgiye sahip olanlar, bu bilgiye sahip olmayan bu aptalları rahatsız etmemelidir.

30. Tüm fiilleri Benim için terk ederek, aklın Özben’de odaklanmış, umuttan ve egoizmden ve (mental) ateşten kurtulmuş olarak savaş.

31. Benim bu öğretimi düzenli olarak inançla ve bahaneler aramadan uygulayan kişiler de fiilden özgürleşirler.

32. Ama Öğreti’me kusur bularak onu uygulamayanların, bilgide yanılgı içinde olup ayrım güçleri olmayanların yıkıma mahkum edildiklerini bil.

33. Bilge kişi bile kendi doğasına uygun bir şekilde hareket etmektedir; varlıklar doğayı takip ederler; bu duruma baskı altında tutma (dizginleme) ne yapabilir ki?

34. Duyu nesnelerine olan bağımlılık ve nefret, duyularda bulunur; kimse bunlardan birinin etkisi altına girmesin; çünkü bunlar düşmanlarınızdır.

35. Kişinin mükafatı olmasa bile kendi görevini yapması, daha iyi yapacak olsa bile bir diğerinin görevini yapmasından daha iyidir. Kişinin kendi görevini yaparken ölmesi; bir başkasının görevini korkuyla yapmasına yeğdir.

Arcuna:

36. Ama istemese bile, kişiyi zorla günah işlemeye ne sevk eder, ey Krişna?

Krişna:

37. Rajas değerinden doğan, tamamen günahkar ve tamamen yok edici olan arzu, öfke sevk eder; bunu (bu dünyadaki) düşmanların olarak bil.

38. Nasıl ki ateş dumanla, cam tozla, bir embriyo zarla kaplıysa, bu da bununla (bu evren de bu düşmanlarla) kaplıdır.

39. Ey Arjuna, bilgelik; ateş kadar söndürülemesi zor olan ve arzu biçiminde olan bilgelerin bu süreğen düşmanı ile sarmalanmıştır.

40. Arzunun yuvalandığı yerin duyular, akıl ve zihin olduğu söylenir; (arzu) bunlar yoluyla bilgiyi örterek bedenli olanı yanıltır.

41. Ey Bharata’ların en iyisi, bu yüzden önce duyularını kontrol et, bilginin ve farkındalığın yok edicisi olan arzuyu öldür!

42. Duyuların bedenden daha üstün olduğu söylenir; akıl duyulardan, zihin akıldan üstündür ve zihinden üstün olan da O – Özben’dir.

43. Böylece, O’nun zihinden üstün olduğunu bilerek ve kendini Özben’le dizginleyerek, savaşılması zor, arzu biçimindeki düşmanını kılıçtan geçir, ey koca kollu Arcuna!

BHAGAVAT GİTA 4. BÖLÜM

BİLGİ YOGASI

Krişna:

1. Bu yok olmaz Yoga’yı ben Vivasyan’a öğrettim, o bunu Manu’ya öğretti; Manu Ikshvaku’ya beyan etti.

2. Bunu düzenli bir silsilede el değiştirme yoluyla soylu-bilgeler bildi. Bu Yoga, uzun zamandan beri burada kaybolmuştu, Ey Parantapa!

3. İşte bu aynı Yoga sana bugün tarafımdan öğretildi; çünkü sen Bana sadıksın ve Benim dostumsun; bu en yüce sırdır.

Arcuna:

4. Senin doğumun daha sonradır ve Vivasyan’ın doğumu daha öncedir; başlangıçta bu Yoga’yı Senin öğrettiğini nasıl anlamalıyım?

Krişna:

5. Ey Arcuna, hem Benim hem de senin bir çok doğumu oldu! Ben bunların hepsini biliyorum ama sen bunları bilmiyorsun!

6. Ben doğmaz ve yok edilmez bir doğaya sahip olduğum halde ve tüm varlıkların Efendisi olduğum halde, Kendi Doğam üzerinde hükmederek, kendi Maya’mda doğarım.

7. Ey Arcuna, doğruluk ilkesinde ne zaman bir düşüş yaşansa ve adaletsizlik yükselişe geçse, Ben Kendimi tezahür ettiririm!

8. İyinin korunması, günahkarın yok edilmesi ve doğruluğun sağlanması için, Ben her çağda doğarım.

9. Gerçek ışıkta kim Benim ilahi doğuşumu ve fiilimi bilirse, bedenini terk ettikten sonra, bir daha doğmaz; o Bana gelir, ey Arcuna!

10. Bağımlılıktan, korkudan ve öfkeden kurtulmuş, Benimle bir olmuş, Bana sığınmış, bilgi ateşinde saflaşmış birçokları Benim Varlığıma ulaşmıştır.

11. Bana ne şekilde ulaşırlarsa ulaşsınlar, Ben onları ödüllendiririm; insanlar her şekilde Yolumda yürürler, ey Arcuna!

12. Bu dünyadaki fiilde başarı özlemi duyanlar tanrılara kurban verirler; çünkü fiil yoluyla başarı çabucak elde edilir.

13. Dört kast da, Guna ve Karma’lardaki farklara göre Benim tarafımdan yaratılmıştır; bunu yaratan Ben olduğum halde, yine de Beni fiilde-bulunmayan ve değişmez olarak bil.

14. Ne fiiller Ben’de iz bırakır, ne de Benim fiillerin meyvelerine karşı bir arzum vardır. Ben’i bilen fiillerin zincirlerine bağlı değildir.

15. Özgürlüğün kadim arayıcıları da, bunu bildiğinden fiilde bulunuyorlardı; bu yüzden bu geçmiş zamanlardaki kadimler gibi sen de fiilde bulun.

16. Fiil nedir? Fiilsizlik nedir? Bu konuda en bilgelerin bile kafası karışmıştır. Bu yüzden, sana bu tip fiili öğreteceğim, bunu bilerek sen kötü olandan (samsara’dan) kurtulmuş olacaksın.

17. Çünkü doğrusu, fiilin gerçek doğasının ve ayrıca yasak fiilin ve fiilsizliğin ne olduğunun bilinmesi gerekir; fiilin doğası zor anlaşılır.

18. Kim fiil içinde fiilsizliği ve fiilsizlikte fiili görürse, o kişi insanlar arasında hikmet sahibidir; bir Yogi’dir ve tüm fiilleri yapandır.

19. Giriştiği işler arzudan ve bencil amaçlardan yoksun olan ve fiilleri bilginin ateşinde yanmış olan kişiye bilgeler, hikmet sahibi derler.

20. Fiilin meyvesine olan bağımlılıktan kurtulmuş olan, her zaman memnun bir halde olan, hiçbir şeye bağımlı olmayan kişi, fiilde bulunduğu halde, hiçbir şey yapmaz.

21. Ümit etmeyen ve akıl ve benliği kontrol altında tutan, tüm açgözlülüğü bırakan, sadece bedensel fiilde bulunan kişi hiçbir günah işlemez.

22. Kendisine çabasızca gelenden memnun olan, zıt kutuplardan ve kıskançlıktan kurtulmuş olan, başarı ve başarısızlıkta dengede duran kişi, fiilde bulunduğu halde, fiile bağlı değildir.

23. Bağımlılığı olmayan, özgürleşmiş olan, aklı bilgide sabit duran, kurban adına çalışan kişinin tüm fiili çözülür.

24. Brahman adaktır; Brahman erimiş tereyağıdır (ghee); adak, Brahman’la Brahman ateşine dökülür; doğrusu, Brahman’ı her an fiilde gören kişi Brahman’a ulaşır.

25. Bazı Yogiler sadece tanrılara kurban verirler, diğerleriyse Özben yoluyla sadece Özben’i Brahman ateşinde kurban olarak sunarlar.

26. Bazılarıysa işitme duyusu ve diğer duyularını dizginleme ateşinde kurban olarak sunarlar, diğerleri sesi ve çeşitli duyu-nesnelerini duyuların ateşinde kurban olarak sunarlar.

27. Diğerleri, duyuların tüm işlevlerini ve nefesin işlevlerini bilgi ile yanıp tutuşan benliği-dizginleme-Yogasının ateşinde kurban ederler.

28. Yine, bazıları zenginliği, çileyi ve Yogayı kurban olarak sunarlar. Benliği-dizginleyen ve katı yeminlerde bulunan münzevilerse, kurban olarak kutsal metinlerin çalışılmasını ve bilgiyi sunarlar.

29. Diğerleri, alınan ve verilen nefesi dizginleyerek ve sadece nefesin dizginlenmesiyle bir olarak verilen nefesi alınana, alınan nefesi verilene kurban olarak sunarlar.

30. Beslenmelerini düzenleyen diğerleri, yaşam-nefesindeki yaşam-nefeslerini sunarlar; tüm bu kişiler kurban yoluyla günahları tamamen yok edilmiş olan (ve) kurbanı bilenlerdir.

31. Kurbanın nektar gibi olan artığını yiyen kişiler, ebedi Brahman’a giderler. Bu dünya (Brahma’ın dünyası) (bile) kurban uygulamayan kişi için değilken; o halde kişi diğerine (ötealeme) nasıl sahip olabilir, ey Arcuna?

32. Brahman’ın önüne farklı tipte kurbanlar saçılmıştır. Bunların hepsinin fiilden doğduğunu bil. Bunu bildiğinde özgürleşeceksin.

33. Ey Parantapa, Bilgelik-kurbanı, maddenin kurban edilmesinden daha üstündür! Tüm çeşitleriyle fiiller en yüksek nokta olan bilgiye varır!

34. Uzun süreli teslimiyetle, sorgulamakla ve hizmet yoluyla, Gerçek’in farkında olan bilgenin seni bu bilgiye yönlendireceğini bil.

35. Bunu bilerek, Ey Arcuna, bir daha bu şekilde yanılmayacaksın ve bu vasıtayla tüm varlıkları kendi Özbeninde ve aynı zamanda Ben’de göreceksin!

36. Tüm günahkarların en günahkarı olsan bile, yine de doğrusu bilgi yığınıyla tüm günahları geçip gideceksin.

37. Ey Arcuna, parlayan ateşin yakıtı kül haline dönüştürmesi gibi, bilgi ateşi de tüm fiilleri küle dönüştürür.

38. Doğrusu, bu dünyada bilgi gibi bir başka saflaştırıcı yoktur. Yoga’da mükemmeliyete ulaşan kişi, bu bilgiyi zamanla kendi Özben’inde bulur.

39. İnançla dolu olan, buna adanmış olan ve tüm duyuları itaat altına almış olan kişi bu bilgiye ulaşır ve buna ulaştıktan sonra, anında yüce huzura erer.

40. Cahil olan, inançsız olan, şüphe içindeki kişi yıkıma doğru yol alır; şüpheci kişi için ne bu dünya, ne ötealem, ne de mutluluk vardır.

41. Yoga yoluyla fiilleri terk etmiş, şüphelerini bilgi ile parçalara ayırmış ve kendi üzerinde hakimiyet sağlamış kişinin yaptığı fiiller onu bağlamaz, ey Arcuna!

42. Bu yüzden, kalbinde taşıdığın cehaletten doğan şüphelerini bilgi kılıcıyla parçalara ayır ve Yoga’ya sığın; ayağa kalk, ey Arcuna!

BHAGAVAT GİTA 5. BÖLÜM

FİİLİN TERKİ YOGASI

Arcuna:

1. Ey Krişna, hem fiilin terkini övüyorsun hem de Yoga’yı! Bana hangisinin daha iyi olduğunu açık seçik söyle.

Krişna:

2. Terk ve Fiil Yogasının ikisi de kişiyi en üstün mutluluğa yönlendirir, ama ikisinin içinde, Fiil Yogası fiilin terkinden daha üstündür.

3. Nefret etmeyen ve arzu duymayan kişi, ebedi Sannyasin olarak bilinmelidir; çünkü zıt kutuplardan özgürleşerek, kolaylıkla kendini bağlayan zincilerden kurtulmuştur, ey koca kollu Arcuna!

4. Bilgeler değil, sadece çocuklar bilgiden ve Fiil Yogası ya da fiilde bulunulmasından -sanki bunlar birbirinden farklı ve bağımsızmış gibi- bahsederler; kim birini başarırsa, her ikisinin de meyvelerini kazanmış olur.

5. Sankya’lar ya da Jnani’ler tarafından ulaşılan bu yere (Karma) Yogiler de ulaşır. Bilginin ve fiilde bulunmanın bir olduğunu gören, gerçekten görüyordur.

6. Ama, ey koca kollu Arcuna, Yoga’ya ulaşmadan terki başarmak zordur; Yoga’yla-uyumlu olan hikmet sahibi çabucak Brahman’a ulaşır!

7. Fiil yoluna adanmış, aklı arılaşmış olan, kendine hakim olmuş, duyularını itaati altına almış olan ve kendi Özben’inin tüm varlıklarda bulunan Özben olduğunu fark etmiş olan kişi, fiilde bulunduğu halde hiçbir şeye bulaşmaz.

8. Gerçek’le uyumlu hale gelmiş bilen şöyle düşünür “Ben hiçbir şey yapmıyorum”. O; görmede, duymada, dokunmada, koklamada, yemede, yürümede, uyumada, nefes almada,

9. Konuşmada, gitmesine izin vermede, alıkoymada, gözleri açıp kapamada duyuların duyu-nesneleri arasında dolaştığına (-dan emindir) ikna olmuştur.

10. Fiilde bulunan, bu fiilleri Brahman’a sunan ve bağımlılığı bırakan kişi, sudaki lotüs çiçeğinin yaprağı (-nın çamura bulaşmaması) gibi günaha bulaşmaz.

11. Yogi’ler, bağımlılığı terk ederek, sadece bedenen, aklen, zihnen ve aynı zamanda duyularla, benliğin saflaşması için fiilde bulunurlar.

12. Birleşmiş olan, fiilin meyvesini terk ederek, ebedi huzura kavuşur; sadece arzuyla itilen ve meyveye bağımlı olan birleşmemiş olanlar (zincirlere) bağlıdır.

13. Bedenlenmiş olan (kişi) tüm fiilleri zihnen terk ederek ve kendine hakim olarak, dokuz kapılı şehirde, mutluluk içinde, fiilde bulunmadan ve diğerlerinin (beden ve duyuların) fiilde bulunmasına sebep olmadan kalır.

14. Rab, bu dünya için ne faaliyet ne fiil, ne de fiillerin meyveleri ile birleşmeyi yaratır; fiilde bulunan Doğa’dır.

15. Rab kimsenin ne ihtarını ne de hatta hünerini kabul eder; bilgi cehaletle sarmalanmıştır, bu yüzden varlıklar yanılgı içindedirler.

16. Ama bilgi, Özben’in bilgisiyle cehaleti yok edilmiş kişilere, Yüce olanı (Brahman’ı) güneş gibi ortaya çıkarır.

17. Zihinleri O’nunla özdeşleşmiş, kendileri O olmuş, O’na erişmiş, O’nu nihai amacı yapmış olanlar dönüşü olmayan yere giderler, günahları bilgiyle dağılır gider.

18. Hikmet sahipleri öğrenme ve alçakgönüllülüğe sahip bir Brahmin’e, bir ineğe, bir file ve hatta bir köpeğe ve bir kast dışı olana aynı gözle bakarlar.

19. Burada (bu dünyada) bile, akılları ayniyette bulunanlarca (her şeye aynı gözle bakanlarca) doğumun (her şeyin) üstesinden gelinmiştir; Brahman lekesizdir ve eşittir; bu yüzden onlar Brahman’da bulunurlar.

20. Sabit bir zihinle, yanılgısız olarak Brahman’da bulunarak, Brahman’ı bilen (kişi), ne hoşa giden şeylere sahip olduğunda neşelenir, ne de hoşa gitmeyen şeyleri elde ettiğinde kederlenir.

21. Dışsal irtibatlara bağlı olmayan benlikle, kişi mutluluğu Özben’de bulur; kişi Brahman’a yapılan meditasyonla meşgul olarak sonsuz mutluluğa kavuşur.

22. (Dışsal) irtibatlardan doğan zevkler sadece acı üretirler; çünkü hepsinin bir başlangıcı ve bir sonu vardır, ey Arcuna! Bu yüzden, bilge olan bunlarla neşelenmez.

23. Bedenden özgürleşmeden önce, hala bu dünyadayken arzu ve öfkeden doğan dürtülere karşı koyabilen kişi Yogi’dir, o mutlu bir kişidir.

24. Her zaman kendi içinde mutlu olan, neşelenen ve aydınlanan böyle bir Yogi mutlak özgürlüğe ya da Mokşa’ya ulaşır ve Brahman haline gelir.

25. Günahları yok edilmiş, dualiteleri (zıt kutupların deneyiminin ya da dualitesinin algılanmasını) bir kenara bırakmış, kendine hakim ve tüm varlıkların iyiliğini isteyen hikmet sahipleri mutlak özgürlüğe ya da Mokşa’ya kavuşurlar.

26. Mutlak özgürlük (ya da Brahman’a özgü mutluluk) arzu ve öfkeden kurtulmuş, düşüncelerini kontrol etmiş ve Özben’in farkındalığına sahip kendine hakim münzeviler için her yanda varolur.

27. (Tüm) dış irtibatları kapatan ve bakışları iki kaşın arasında sabitleyen, burun delikleri arasında hareket eden alınan ve verilen nefesi eşitleyen,

28. Duyuları, aklı ve zihni her zaman kontrol altında olan, yüce amacı özgürleşme olan, arzu, korku ve öfkeden kurtulmuş hikmet sahipleri doğrusu sonsuza dek özgürleşirler.

29. Beni tüm kurbanlardan ve çileden zevk alan, tüm dünyaların büyük Rabbi ve tüm varlıkların dostu olarak bilen huzura kavuşur.

BHAGAVAT GİTA 6. BÖLÜM

MEDİTASYON YOGASI

Krişna:

1. Fiillerinin meyvesine bağımlı olmadan, bağlı olduğu görevi yerine getiren kişi, Sannyasin ve Yogi’dir, ateşi ve fiili olmayan ise Sannyasin de, Yogi de değildir.

2. Ey Arcuna, terk diye adlandırdıkları şeyin Yoga olduğunu bil; doğrusu kimse düşüncelerini terk etmediği sürece bir Yogi olamaz!

3. Yoga’yı başarmak isteyen hikmet sahibi için, fiilin bir araç olduğu söylenir; Yoga’yı başarmış aynı hikmet sahibi için fiilsizliğin (sukunetin) bir araç olduğu söylenir.

4. Tüm düşüncelerini terk etmiş bir kişi duyu-nesnelerine ya da fiillere bağımlı değilse, o kişinin Yoga’yı başarmış olduğu söylenir.

5. Kişi sadece kendi Özben’inde yükselsin; kendisini aşağıya çekmesin; çünkü kişinin arkadaşı da düşmanı da sadece kendisidir.

6. Kendisine Özben vasıtasıyla hakim olmuş kişi, kendisinin arkadaşıdır, ama kendine hakim olamamışlar için, kişinin kendisi dışsal bir düşman gibi karşılarına çıkar.

7. Kendine hakim ve huzurlu kişinin Yüce Özben’i, sıcakta ve soğukta, zevkte ve acıda ve ayrıca onurlandırıldığında ve hor görüldüğünde dengededir.

8. Bilgi ve (Özben’in) bilgeliğiyle tatmin olmuş; duyularına hakim olmuş; bir parça toprağa, bir parça taşa ve altına aynı gözle bakan Yoginin uyum içinde olduğu söylenir. (Nirvikalpa Samadhi durumuna ulaştığı söylenir.)

9. İyi kalpli olanlara, arkadaşlara, düşmanlara, kayıtsızlara, nötrlere, nefret dolulara, akrabalara, adil olanlara ve olmayanlara karşı aynı gözle bakan, herşeyi aşar.

10. Yogi; aklını sürekli olarak sabit tutmaya çalışarak, yalnızlıkta kalarak, aklını ve bedenini kontrol edip tek başına olarak, umut ve kederden kurtulmuş olarak

11. Temiz bir yerde, ne çok alçak ne de çok yüksek olan, bir bezin, hayvan postunun ve kusha otunun üst üste konulmasıyla yapılmış sağlam bir yerde oturarak,

12. Aklın fiillerini (zihinsel faaliyetleri) ve duyuları kontrol altına alıp, aklını tek bir noktaya sabitleyerek, kendini arındırmak için Yoga uygulasın.

13. Bedenini sabit tutarak, kafası ve boynu dik ve mükemmelce sabit olarak, çevresine bakınmadan burnunun ucuna baksın.

14. Sakin bir zihinle, korkusuzca, Brahmachari andını tutarak, aklını kontrol ederek, Beni düşünerek ve aklı dengede kalarak otursun ve Beni yüce hedefi yapsın.

15. Aklı kontrol altındaki Yogi, böylece, aklı sürekli olarak dengede tutarak, Ben’de varolan ve özgürleşmeye varan huzura erer.

16. Ey Arcuna, doğrusu Yoga ne çok yiyen, ne de hiç yemeyen için; ne çok uyuyan ne de (her zaman) uyanık olan için mümkün değildir!

17. Yoga, yemede ve harekette (örneğin yürümede) daima makul olan, fiildeki gayretinde makul olan, uyku ve uyanıklık arasında makul olan kişi için acıların yok edicisidir.

18. Arzu nesnelerine duyulan özlemden yakasını kurtarmış (ve) mükemmelce kontrol edilmiş akıl sadece Özben’de bulunduğunda, o kişi için “O birleşmiştir.” denir.

19. Yoga’yı Özben’de uygulayan (Özben Yoga’sıyla özdeşleşmiş), aklını kontrol altına almış Yogi, rüzgarsız bir yerde bulunan bir gaz lambasının titreşmeden yanan ışığına benzer.

20. Yoga uygulamasıyla dizginlenmiş akıl sakinliğe eriştiğinde ve Özben’i Özben’de gördüğünde, kişi kendi Özben’iyle tatmin olur.

21. Yogi, saf zihinle kavranabilen ve duyuları aşan ebedi mutluluğu hissettiğinde ve başka hiçbir yere kıpırdamadan Gerçek’ten asla ayrılmadığında,

22. Bundan üstün daha büyük bir kazancın olamayacağını düşünür; çok büyük bir acı ile karşılaşsa bile bulunduğu yerden ayrılmaz,-

23. (İşte) bunun adının; acı ile bir olmaktan kurtulma, (yani) Yoga olduğunu bil. Bu Yoga, kararlılıkla ve ümidini kaybetmeyen bir akılla uygulanmalıdır.

24. Kişi, Sankalpa’dan doğan tüm arzuları -hiç birini bir kenara ayırmadan- tamamen terk ederek ve akılla duyu sürüsünün tamamını her yandan dizginleyerek,

25. Sabit tutulmuş zihinle azar azar sakinliğe ulaşsın; aklı Özben’de tutarak, başka hiçbir şey düşünmesin.

26. Rahat durmayan ve sabit olmayan aklın başka yerlere kaçmasına sebep olandan, aklı dizginle ve (onu) sadece Özben’in kontrolü altına getir.

27. Yüce mutluluk, doğrusu, aklı çok huzurlu olan, tutkuları sakinleşmiş, Brahman haline gelmiş ve günahtan kurtulmuş bu Yogi’ye gelir.

28. Aklını sürekli olarak (Yoga uygulaması ile) meşgul tutan, günahlarından kurtulmuş Yogi, kolayca Brahman’la olan irtibatın ebedi mutluluğunun tadını çıkarır.

29. Aklı Yoga ile uyumlu olan kişi, tüm varlıklarda bulunan Özben’i görür ve tüm varlıkları Özben’de görür; her yerde hep aynı şeyi görür.

30. Beni her yerde gören ve herşeyi Ben’de gören kişi, ne Ben’den ayrılır ne de Ben ondan ayrılırım.

31. Birleşmiş olup da, tüm varlıklarda bulunan Ben’i seven ve hürmet eden işte bu Yogi, yaşam tarzı ne olursa olsun, Ben’de bulunur.

32. Ey Arcuna, zevk de olsa, acı da olsa, Özben’in benzerliği yoluyla her yerde ayniyeti gören kişiye en yüksek Yogi olarak bakılır.

Arcuna:

33. Ey Krişna, aklın rahat durmamasından ötürü, öğrettiğin bu ayniyet Yogasında süreğen bir devamlılık görmüyorum!

34. Doğrusu akıl rahat durmamaktadır, şamatacıdır, güçlüdür ve teslim olmamaktadır, ey Krişna. Ben aklı kontrol etmenin rüzgarı kontrol etmek kadar zor olduğunu zannediyorum.

Krişna:

35. Ey koca kollu Arcuna, şüphesiz, aklın kontrol edilmesi zordur ve akıl rahat durmamaktadır; ama uygulama ve duyulara kapılmamakla akıl dizginlenebilir!

36. Bu Yoga’ya, kendine hakim olmayanlarca ulaşımının zor olacağını düşünüyorum, ama kendine hakim olan ve çabalayan kişi, (doğru) araçlarla buna ulaşır.

Arcuna:

37. İnancı olduğu halde kendine hakim olmayı başaramayan, aklı Yoga’dan başka yerlere kayan, Yoga’da mükemmelliğe ulaşmayı başaramamış kişiyi nasıl bir son bekler, ey Krişna?

38. Her ikisinden de düşerek (hedeflerinin her ikisine de ulaşamayarak), Brahman yolunda yanılgıya düştüğünden, parçalanmış bir bulut gibi, desteksiz yok olup gitmez mi?

39. Ey Krişna, bu şüphemi tamamen Sen giderebilirsin; çünkü senin dışında bu şüpheyi giderecek kimse yoktur.

Krişna:

40. Ey Arcuna, ne bu dünyada, ne de bir sonraki dünyada onun için bir yıkım yoktur; ey çocuğum, doğrusu iyilik yapan hiç kimsenin kederlenmesi söz konusu değildir!

41. Erdemli dünyalara ulaşıp orada uzun yıllar boyunca kaldıktan sonra, Yoga’dan düşmüş (Yoga’ya ulaşamamış) kişi arı ve varlıklı bir evde tekrar doğar.

42. Ya da, hatta bilge Yogilerin ailesinde doğar; doğrusu böyle bir doğumu bu dünyada başarmak çok zordur.

43. Orada, o kişi bir önceki bedeninde elde ettiği bilgiyle karşılaşır ve mükemmeliyet için çok daha fazla çabalar, ey Arcuna!

44. Daha önceki uygulamaları yoluyla, kendisine rağmen doğar (kendisi farkında olmasa bile, amaca ulaşır). Sadece Yoga’nın ne olduğunu bilmek isteyen bile, Brahma’nın sözünü (kutsal kitaplara özgü bilgiyi) aşar.

45. Ama, yılmadan çabalayan, günahlarından arınmış, bir çok doğumla kademesel olarak mükemmelleşmiş bir Yogi en üstün hedefe ulaşır.

46. Yoginin, çilekeşlerden ve hatta bilgi erbabından (metinlerin çalışılmasıyla elde edilmiş bilgi) bile yüce olduğu düşünülür; o, fiilde bulunan kişilerden de üstündür; bu yüzden bir Yogi ol, ey Arcuna!

47 ve inancı tam olup ve içsel varlığı Ben’de olarak, Ben’i seven ve Bana hürmet eden Yogi’yi, tüm Yogi’lerin en samimisi sayarım.

BHAGAVAT GİTA 7. BÖLÜM

BİLGELİK VE FARKINDALIK YOGASI

Krişna:

1. Ey Arjuna, aklını Bana vererek, yoga uygulayarak ve Bana sığınarak, Beni tamamen ve şüpheye düşmeden nasıl bilebileceğini dinle!

2. Sana bu bilginin tamamını direkt farkındalık ile birleştirerek vereceğim, bunu bildikten sonra, burada bilinmesi gereken başka bir şey kalmaz.

3. Binlerce kişinin içinde, belki bir kişi mükemmellik için çabalar; bu çabalayanların içinde bile belki sadece biri Beni gerçekten tanır.

4. Toprak, su, ateş, hava, esir (boşluk), akıl, zihin ve egoizm olarak Benim Doğam sekize bölünmüştür.

5. Ey koca-kollu, bunlar benim düşük seviyeli Prakriti’mdir! Bunun bu dünyayı tutan yaşam cüzü olan benim yüksek seviyeli Prakriti’mden farklı olduğunu bil.

6. Bunların ikisinin (düşük ve yüksek seviyeli Prakritilerimin) tüm varlıkların rahmi olduğunu bil. Bu sebepten dolayı, Ben tüm evrenin kaynağıyım ve çözülmesiyim.

7. Ey Arcuna, Benden daha yüksek seviyede hiçbir şey yoktur! Kıymetli taşların bir ipe geçirilmesi gibi, her şey sıra sıra Bana bağlanmıştır.

8. Ey Arcuna, Ben sudaki lezzetim. Ben aydaki ve güneşteki ışığım; Ben tüm Vedalardaki Om hecesiyim, esirdeki sesim ve insandaki erkekliğim.

9. Topraktaki güzel kokuyum ve ateşin parlaklığıyım, tüm varlıklardaki yaşamım ve Ben çilekeşlerin çilesiyim.

10. Ey Arcuna, Beni tüm varlıkların ebedi tohumu olarak bil; Ben zekilerin zekasıyım; ihtişamlı nesnelerin ihtişamıyım Ben!

11. Güçlülerin arzu ve bağımlılıktan yoksun gücüyüm ve Ben (tüm) varlıklarda, Dharma’ya ters düşmeyen arzuyum, ey Arcuna!

12. Arı, hareketli ve durağan olan her varlığın Ben’den türediğini bil. Onlar Ben’dedir, yine de Ben onlarda değilimdir.

13. Doğanın üç değerinden (guna’lar) çıkmış bu Doğalarla (durumlarla) yanılsanmış olduğundan, tüm bu dünya Ben’i onlardan ayrı (gunaların üstünde olduğumu) ve değişmez olarak bilmez.

14. Doğrusu, (doğanın) değerler (in)den yapılmış Benim bu ilahi yanılsamamı aşıp geçmek zordur; bu yanılsamayı sadece Bana sığınanlar aşıp geçebilir.

15. İnsanların en geri tabiatlısı olan kötülük yapanlar ve yanılgı içinde olanlar Beni aramazlar; yanılsama yoluyla bilgisi yok edilmişler ifritlerin yolunu takip ederler.

16. Ey Arcuna, Beni seven ve hürmet eden erdemli kişiler dört çeşittir! Istırap çekenler, bilgi arayanlar, zenginlik arayanlar ve bilgeler, ey Bharataların efendisi!

17. Bunların içinde, şaşmaz değişmez bir şekilde her zaman Bir olana adanmış olan bilge aşar geçer (en iyisidir); çünkü Ben bilge için fazlasıyla değerliyimdir ve o da Benim için değerlidir.

18. Gerçi, tüm bunlar yüce gönüllü varlıklardır; ama Ben bilgeyi Kendi Özbenim sayarım; çünkü o, şaşmaz değişmez bir akılla, yüce hedefi olarak sadece Bana yönelir.

19. Bir çok doğumdan sonra bilge kişi, her şeyin Vasudeva (içsel Özben) olduğunun farkına vararak Bana gelir; böyle büyük bir ruhu (Mahatma) bulmak çok zordur.

20. Bilgeliği bu ya da şu arzuyla sarsılanlar kendi doğalarına uygun bu ya da şu ayini izleyerek diğer tanrılara giderler.

21. Adanmış kişinin saygı ve sevgi göstermek için inançla arzuladığı biçim ne olursa olsun, onun bu inancını Ben sağlam ve sarsılmaz yaparım.

22. Bahşedilmiş bu inançla kişi, ona (o biçime) saygı ve sevgi gösterir ve ondan arzuladığı şeyleri sağlar, (ama aslında) bu varlıklar (sadece) Benim tarafımdan takdir edilirler.

23. Doğrusu, kıt zekaya sahip bu kişilerin elde ettiği ödüller (meyveler) geçicidir. Tanrılara sevgi ve saygı duyanlar onlara giderler ama Bana adanmış olanlar Bana gelirler.

24. Benim yüksek seviyeli, değişmez ve en mükemmel doğamı bilmeyen aptallar, Tezahür etmemiş olan Ben’i tezahür etmiş olan olarak düşünürler.

25. Ben Yoga Maya’da gizlenmiş olduğumdan herkese (olduğum şekilde) tezahür etmem. Bu yanılgı içindeki dünya, doğmamış ve yok edilmez olan Ben’i bilmez.

26. Ey Arcuna, Ben varlıkların geçmişini, bugününü ve geleceğini bilirim, ama kimse Beni bilmez.

27. Ey Barata, arzu ve nefretten doğan zıt kutupların yanılgısından dolayı, tüm varlıklar doğumda yanılgıya tabiidir, ey Parantapa!

28. Ama, günahları son bulmuş ve zıt kutupların yanılgısından kurtulmuş erdemli fiilde bulunan kişiler, andlarında şaşmaz değişmez olarak kalarak, Bana saygı ve sevgide bulunurlar.

29. İhtiyarlıktan ve ölümden kurtulmak için çabalayanlar, Bana sığınarak, Özben’in ve tüm fiillerin tam bilgisi olan Brahman’ın tamamen farkına varırlar,

30. Beni Adhibhuta (elementlerle ilgili olan), Adhidaiva (tanrılarla ilgili olan) ve Adhiyajna (kurbanla ilgili olan) ile bilenler, şaşmaz değişmez bir akılla, ölüm anında bile Beni bilirler.

BHAGAVAT GİTA 8. BÖLÜM

YOK OLMAZ BRAHMAN YOGASI

Arcuna:

1. Bu Brahman nedir? Adhyatma (Atman’la ilgili olan) nedir? Ey kişilerin en iyisi, fiil nedir? Adhibhuta diye açıklanan nedir ve Adhidaiva denilen nedir?

2. Burada, bu bedendeki Adhiyajna kimdir ve nasıldır, ey Madhu’yu yok eden ve nasıl oluyor da, ölüm anında, kendine hakim olmuş kişi tarafından Sen bilinebiliyorsun?

Krişna:

3. Brahman Yok Edilmez olandır, Yüce’dir. Onun öz doğasına İçsel-Farkındalık denir; var oluşa ve varlıkların tezahürüne yol açan ve de onları destekleyen (tanrılara sunulan) takdimler de fiil olarak adlandırılır.

4. Adhibhuta (elementlerin bilgisi) Benim yok olan Doğamla alakalıdır ve Puruşa ya da ruh Adhidaiva’dır; burada bu bedendeki Adhiyajna sadece Ben’im, Ey bedenlenmişlerin en iyisi!

5 ve kim bedenini terk ederken ölüm anında sadece Beni hatırlamaya devam ederse, Benim Varlığıma ulaşır; buna hiç şüphe yoktur.

6. Sonunda bedenini terk ederken kim hangi varlığı düşünürse, sürekli o varlığı düşündüğünden, o (kişi) sadece o varlığa gider, ey Kunti oğlu.

7. Bu yüzden, her zaman sadece Beni hatırla ve savaş. Bana sabitlediğin (Benimle özdeşleşmiş) akıl ve zihinle, şüphesiz sadece Bana geleceksin.

8. Başka hiçbir varlığa doğru kaymayan, meditasyon alışkanlığından dolayı şaşmaz değişmez hale gelmiş ve sürekli meditasyon yapan akılla, kişi Yüce Kişi’ye, Parlak olana gider, ey Arcuna!

9. Kim; alim, kadim, (tüm dünyanın) yöneticisi, atomdan daha küçük olan, herşeyin destekçisi, kavranamaz biçimde olan, güneş gibi parlak ve cehaletin karanlığının ötesinde olan üzerine

10. Ölüm anında sarsılmaz bir akıl, bahşedilmiş adanma ve Yoga’nın gücüyle tüm yaşam-nefesini iki kaşının arasına odaklayarak meditasyon yaparsa, o kişi parlak olan Yüce Kişi’ye ulaşır.

11. Vedaları bilenlerce yok olmaz olarak açıklanmış olan, kendine hakim (çilekeşlerin) ve tutkularından kurtulmuşların girebileceği, bekarlık (iffet) uygulamasının yapıldığı bu arzuyu – bu hedefi sana kısaca açıklayacağım.

12. Tüm kapılarını kapatarak, aklını kalbine gömerek ve yaşam-nefesini kafasında tutarak, konsantrasyon uygulamasıyla meşgul olarak,

13. Tek heceli Om’u -Brahman’ı- mırıldanıp her zaman Beni hatırlayarak, kim bedenini terk ederek bu şekilde ayrılırsa, yüce hedefe erişir.

14. Her zaman şaşmaz değişmez olan, beni (uzun süre boyunca) sürekli olarak ve her gün hatırlayan, (tek noktaya odaklı akılla) başka hiçbir şey düşünmeyen bu Yogi bana kolayca ulaşır, ey Paratha!

15. Bana ulaşan bu büyük ruhlar, bir daha acı dolu olan ve ebedi olmayan bu yerde (burada) doğmazlar; onlar en yüksek mükemmelliğe ulaşmışlardır (özgürleşmişlerdir).

16. Brahma’nın dünyası dahil, (tüm) dünyalar, tekrar geri dönmeye mahkumdur, ey Arcuna! Ama kim bana ulaşırsa, ey Kunti oğlu, bir daha doğmaz!

17. Bir Brahma gününün bin Yuga boyunca sürdüğünü ve bir gecenin de bin Yuga boyunca sürdüğünü bilenler, gece ve gündüzü bilenlerdir.

18. Tüm tezahür etmiş olanlar “gün”ün gelmesiyle tezahür etmemiş olandan türerler ve doğrusu “gece’nin gelişiyle de sadece tezahür etmemiş olan diye adlandırılanda çözünür giderler.

19. Tekrar ve tekrar doğan bu aynı kalabalık varlıklar gecenin gelişiyle (tezahür etmemiş olan içinde) çaresizce çözünürler ve günün gelişiyle tekrar ortaya çıkarlar, ey Arcuna.

20. Ama doğrusu tezahür etmemiş olandan daha yüksek olan bir başka tezahür etmemiş (yaratıcı zeka ve Doğanın üstünde) Ebedi vardır ki, O tüm varlıklar yok edildiğinde yok olmaz.

21. Tezahür etmemiş olan ve Yok Olmaz Olan olarak adlandırılanın, en yüksek hedef (yol) olduğunu söylerler. O’na ulaşan bir daha (doğum ve ölüm çarkına) geri dönmez. Bu Benim en yüksek meskenimdir (durumumdur).

22. Tüm varlıkların içinde bulunan ve her şeyin O’ndan yayıldığı bu en yüksek Purusha’ya, ey Arcuna, sadece O’na yapılan ve yolundan sapmayan bir adanma ile ulaşılır.

23. Şimdi sana, ayrılış vaktinde hangi Yogi’lerin dönüp hangilerinin dönmediğini anlatacağım.

24. Ateş, ışık, gündüz, Ayın aydınlık on beşi, güneşin kuzey yolundaki altı ayı (kuzey gündönümü) sırasında ayrılan, Brahman’ı bilenler Brahman’a giderler.

25. Duman, gece-vakti, Ayın karanlık on beşi ya da güneşin güney yolundaki altı ayı (güney gündönümü) ile ayın ışığına ulaşan Yogi’ler geri döner.

26. Dünyanın parlak ve karanlık yollarının doğrusu ebedi olduğu düşünülür; biriyle (parlak olanla) kişi tekrar geri dönmez ve diğeriyle kişi geri döner.

27. Bu yoları bilerek, Arcuna, hiçbir Yogi aldanmaz! Bu yüzden, her zaman Yoga’da sebat et.

28. (Metinlerde) bahsedilen ve Vedalardan (okunulup öğrenilmesinden), kurbandan (-ın uygulanmasından), çile (uygulamalarından) ve hediyelerden (sunulmasından) doğan meyveler ya da hak edişler ne olursa olsun, bunu (bu yolları) bilen Yogi tüm bunların ötesine gider ve yüce ilksel meskene ulaşır.

BHAGAVAT GİTA 9. BÖLÜM

BÜYÜK BİLİM VE BÜYÜK SIR YOGASI

Krişna:

1. Şimdi bahaneler aramayan sana, en büyük sırrı, deneyimle (içsel farkındalıkla) birleştirilmiş bilgiyi açıklayacağım. Bunu bilince, kötülükten kurtulmuş olacaksın.

2. Bu büyük ilimdir, büyük sırdır, yüce saflaştırıcıdır, dolaysız sezgisel bilgi ile farkına varılır, erdemli olanlara göre tatbiki çok kolaydır ve yok olmaz niteliklidir.

3. Ey Arcuna, bu Dharma’ya inancı olmayanlar (Özben bilgisi olmayanlar) bana ulaşmadan, bu ölüm dünyası yoluna geri dönerler!

4. Tüm bu dünya, Benim tarafımdan, Benim tezahür etmemiş yönümle sarmalanmıştır; tüm varlıklar Ben’de varolur, ama Ben onların içinde değilimdir.

5. Ne de (gerçekte) varlıklar Ben’de varolurlar: Benim ilahi Yoga’mı seyret; O ki, varlıkların etkin sebebi olan ve tüm varlıkları destekleyen, ama onlarda bulunmayan Özbenim’dir.

6. Her yere hareket eden güçlü rüzgarın her zaman esirde (boşlukta) durması gibi, tüm varlıkların da bende olduğunu bil.

7. Ey Arcuna, tüm varlıklar her Kalpa’nın sonunda Doğama girerler; onları (bir sonraki) Kalpa’nın başında yine dışarı (dünyaya) gönderirim.

8. Doğamla hayat vererek, bu Doğanın gücü karşısında çaresiz olan kalabalık varlıkları tekrar ve tekrar dışarı gönderirim.

9. Bu fiiller beni bağlamaz, ey Arcuna, sanki ilgisiz biriymiş gibi oturarak bu fiillere bağımlı olmam!

10. Benim gözetimim altında, Doğa hareket eden ve etmeyeni üretir; bundan dolayı, ey Arcuna, dünya döner durur!

11. Yüksek seviyeli Varlığımın (tüm) varlıkların Rabbi olduğunu bilmeyen aptallar, insan şekli aldığımda Bana aldırmazlar.

12. Kibirli umutları, kibirli fiilleri, kibirli bilgileri ve duygusuzluklarıyla, onlar doğrusu ifritlerin ve ilahi olmayan varlıkların aldatıcı doğalarınca ele geçirilmişlerdir.

13. Ama büyük ruhlar, ey Arcuna, Benim ilahi doğama katılarak, Benim varlıkların ölümsüz kaynağı olduğumu bilerek, tek bir akılla (başka hiçbir şeye adanmadan) Bana sevgi ve saygıda bulunurlar!

14. Her zaman Beni yücelterek, çabalayarak, andında sebatlı olarak, Önümde eğilerek, Bana adanarak şaşmaz değişmez bir şekilde hep Bana saygı ve sevgide bulunurlar.

15. Diğerleri de, bilgi-kurbanında bulunarak, Beni sonsuz yüzlü olarak, Bir olarak, ayrı olarak ve çeşit çeşit olarak görerek saygı ve sevgide bulunurlar.

16. Ben Kratu’yum; Ben Yajna’yım; Ben ruhlara sunulan takdimeyim (yemeğim); Ben ayin otuyum ve (diğer) tüm bitkilerim; Ben Mantra’yım; Ben aynı zamanda ghee ya da eritilmiş tereyağım; Ben ateşim; Ben adağım.

17. Ben bu dünyanın babasıyım, anasıyım, fiillerin meyvesinin dağıtıcısıyım ve büyük babasıyım; bilinmesi gereken (-tek şey)im, arılaştırıcıyım, kutsal tek heceliyim (Om) ve aynı zamanda Rig-, Sama- ve Yajur Veda’larım.

18. Ben amacım, desteğim, Rabbim, tanığım, meskenim, barınağım, arkadaşım, kaynağım (başlangıcım), çözülmeyim (sonum), temelim, hazine dairesiyim ve yok edilmez tohumum.

19. Ben (güneş gibi) ısı veririm; yağmuru tutarım ve yağdırırım; Ben ölümsüzlüğüm ve aynı zamanda ölümüm, varlığım ve yokluğum, ey Arcuna!

20. Üç Veda’yı da bilerek Somayı içenler tüm günahlarından arınarak kurban yoluyla bana sevgi ve saygıda bulunurlar, cennete giden yol için dua ederler; onlar tanrıların Rabbinin kutsal dünyasına ulaşırlar ve tanrıların ilahi zevklerini cennette tadarlar.

21. Engin cennette zevklere daldıktan sonra hakedişleri sona erince tekrar ölümlüler dünyasına geri dönerler; böylece üçünün (üç Vedanın) emirlerine itaat ederek ve arzuları (arzu nesnelerini) arzulayarak, geliş ve dönüş durumuna ulaşırlar.

22. Sadece Bana sevgi ve saygıda bulunarak ve başka hiçbir şeyi düşünmeyerek her zaman birliğe ulaşmış olanlarınsa, henüz sahip olmadıklarını Ben güvence altına alırım ve halihazırda sahip olduklarını da Ben korurum.

23. Hatta, inançla dolu olup diğer tanrılara saygı ve sevgide bulunan adanmışlar da, aslında sadece Bana sevgi ve saygıda bulunurlar, ey Arcuna, ama yanlış yolla!

24. (Çünkü) Sadece Ben tüm kurbanların hem konusuyum hem de Rabbiyim; ama onlar Ben’im özümü (gerçekte) bilmezler ve bu yüzden onlar (bu ölümlüler dünyasına geri) düşerler.

25. Tanrılara sevgi ve saygıda bulunanlar onlara giderler; atalara sevgi ve saygıda bulunanlar ruhlara giderler; elementlere hükmeden İlahlara da onlara sevgi ve saygıda bulunanlar gider; Bana adanmışlarsa Bana gelir.

26. Kim Bana adanma ve saf bir akılla (kalp ile) bir yaprak, bir çiçek, bir meyve ya da biraz su sunarsa, Ben (bu takdimeyi) kabul ederim.

27. Her ne yaparsan, her ne yersen, kurban olarak neyi sunarsan, neyi verirsen, çile olarak neyi uygularsan uygula, bunu Bana takdim ederek yap, ey Arcuna!

28. Böylece, fiillerin iyi ve kötü meyveler veren zincirlerinden kurtulacaksın; şaşmaz ve değişmez bir akılla Terk Yogasında olup özgürleştiğinde, Bana geleceksin.

29. Ben tüm varlıklara aynı davranırım; Benim için nefret verici ya da çok sevdiğim diye bir şey yoktur ama bana adanarak, sevgi ve saygıda bulunanlar Bendedir, Ben de onlardayımdır.

30. Hatta en günahkar olan bile başka hiçbir şeye adanmadan, bana sevgi ve saygıda bulunursa, doğru yönde değiştiğinden, o da erdem sahibi olarak görülmelidir.

31. Kısa zamanda o da erdemli hale gelir ve ebedi huzura kavuşur; ey Arcuna, Bana adananın asla yok olmayacağını kesinlikle bil!

32. Çünkü, ey Arcuna, günahkar olarak doğabilen kadınlar, Vaishya’lar ve Sudra’lar da, Bana sığınarak, Yüce Amaca ulaşırlar!

33. O halde kutsal Brahmin’ler ve adanmış soylu azizler (bu amaca) ne kadar kolay ulaşırlar; bu kalıcı olmayan ve mutsuz dünyaya sahip olduğundan, bana sevgi ve saygıda bulun.

34. Aklını Bana odakla; kendini Bana ada; Bana kurban et; Benim önümde eğil; kendi benliğini Benimle birleştirerek, Beni Yüce Amacın yaparak, doğrusu Bana geleceksin.

BHAGAVAT GİTA 10. BÖLÜM

İLAHİ ZAFERLER YOGASI

1. Ey koca kollu Arcuna, kendi iyiliğin için, Benim yüce sözümü dinle; seni sevdiğim için bunu tekrar açıklayacağım.

2. Ne tanrılar ne de yüce hikmet sahipleri Benim kaynağımı bilirler; çünkü her şekilde Ben tüm tanrıların ve büyük hikmet sahiplerinin kaynağıyımdır.

3. Ölümlüler arasında, Beni doğmamış ve başlangıcı olmayan, tüm dünyaların büyük Rabbi olarak bilenler yanılgı içinde olmayanlardır; onlar tüm günahlarından arınmıştırlar.

4. Zeka, bilgelik, yanılgı içinde olmama, affetme, doğruluk, kendine hakim olma, sakinlik, mutluluk, acı, doğum ya da varoluş, ölüm ya da var olmama, korku ve ayrıca korkusuzluk,

5. Zarar vermeme, dengelilik, halinden memnuniyet, çile, ün, faydalılık, kötü nam – varlıkların (bu) farklı çeşitleri sadece Ben’den doğar.

6. Benim gibi güçlere sahip olan yedi büyük hikmet sahibi, eski dörtlü ve Manu da, (Benim) aklımdan doğmuştur; onlardan da bu dünyadaki varlıklar doğmuşlardır.

7. Varlığımın çeşitli tezahürlerini ve Benim Yoga-gücümü gerçekten bilen kişi, sarsılmaz Yoga’da sabit hale gelir; buna hiç şüphe yoktur.

8. Ben her şeyin kaynağıyım; her şey Ben’den türer; bunu anlayan bilgeler meditasyona bağlanarak, Bana sevgi ve saygıda bulunurlar.

9. Akılları ve yaşamları Ben’imle tamamen özdeşleşmiş olan, birbirlerini aydınlatan ve her zaman Ben’den bahsedenler, tatmin ve sevinç doludurlar.

10. Her zaman şaşmaz ve değişmez olarak, sevgiyle, Bana saygı ve sevgide bulunanlara, Ben ayırt etme Yoga’sı veririm. (Böylece) onlar Bana gelirler.

11. Onlar için sadece şefkat duyduğumdan, Ben onların Özben’inde var olarak, bilginin parlak ışığıyla, cehaletten kaynaklanan karanlığı yok ederim.

Arcuna:

12. Sen Yüce Brahman’sın, yüce meskensin (ya da yüce ışıksın), yüce arılaştırıcısın, ebedisin, ilahi Kişi’sin, ilksel Tanrı’sın, doğmamışsın ve her yerde varolansın.

13. Tüm hikmet sahipleri ve aynı zamanda ilahi hikmet sahibi Narada ve Asita, Devala ve Vyasa seni böyle tanımlıyorlar ve şimdi Sen Kendin de bana böyle söylüyorsun.

14. Bana söylediğin her şeyin doğru olduğuna inanıyorum, ey Krişna! Doğrusu ne tanrılar ne de ifritler Senin tezahürünü (kaynağını) bilmezler!

15. Doğrusu sadece Sen, Kendini, Kendin aracılığınla bilirsin, ey Yüce Kişi, Ey varlıkların kaynağı ve Rabbi, Ey tanrıların Tanrısı, Ey dünyanın hakimi!

16. Bana tüm bu dünyalara nüfuz ederek varolduğun ilahi zaferlerini, hiç birini saklamadan anlatmalısın. (Bunu başka kimse yapamaz.)

17. Ey Yogi, her zaman meditasyon yaparak Seni nasıl bileceğim? Seni hangi görünüşünle düşünmeliyim?

18. Ey Krişna, Yogik gücünü ve zaferlerini bana tekrar detaylıca anlat; çünkü ben Senin yaşam-veren ve nektar gibi olan konuşmanla tatmin olmadım!

Krişna:

19. Pekala, şimdi sana göze çarpan ilahi zaferlerimi açıklayacağım, ey Arcuna! (Bu zaferlerin) detaylı tanımlarının bir sonu yoktur.

20. Ben tüm varlıkların kalplerinde olan Özben’im, ey Gudakeşa! Ben tüm varlıkların başlangıcıyım, ortasıyım ve aynı zamanda sonuyum.

21. (Oniki) Aditya arasında Ben Vişnu’yum; parlaklık verenler arasında Ben parlak güneşim; (yedi ya da kırk dokuz) Marut arasında Ben Mariçi’yim; yıldızlar arasında Ben ayım.

22. Vedalar arasında Sama Vedayım; tanrılar arasında Vasava’yım; duyular arasında akılım ve yaşayan varlıklar arasında zekayım.

23 ve Rudra’lar arasında Şankara’yım; Yakşa’lar ve Rakşasa’lar arasında refah Rabbiyim (Kubera); Vasu’lar arasında Pavaka’yım (ateşim) ve (yedi) dağ arasında Ben Meru’yum.

24. Ve, ey Arcuna, (kralların) aile rahipleri arasında Ben’i şef olan Brihaspati olarak bil; ordu generalleri arasında Ben Skanda’yım; göller arasında Ben okyanusum!

25. Büyük hikmet sahipleri arasında Ben Bhrigu’yum; kelimeler arasında Ben tek heceli Om’um; kurbanlar arasında Ben sessiz tekrarlama kurbanıyım; hareket etmeyen şeyler arasında Ben Himalayalar’ım.

26. Ağaçlar arasında Ben peepulum; ilahi hikmet sahipleri arasında Ben Narada’yım; Gandharva’lar arasında Ben Çitraratha’yım; mükemmelleşmişler arasında Ben Kapila’yım.

27. Beni atlar arasında nektardan doğan Uçaisrava olarak; muhteşem filler arasında Airavata olarak; insanlar arasında kral olarak bil.

28. Silahlar arasında Ben yıldırımım; inekler arasında Ben Surabhi adındaki dilekleri yerine getiren ineğim; Ben ata olan sevgi tanrısıyım; yılanlar arasında Vasuki’yim.

29. Naga’lar arasında Ananta’yım; su-ilahları arasında Varuna’yım; ölmüş ruhlar arasında Aryaman’ım, idare ediciler arasında Ben Yama’yım.

30 ve ifritler arasında Prahlad’ım; sayıcılar arasında Ben zamanım; hayvanlar arasında Ben onların kralı olan aslanım, kuşlar arasında Garuda’yım.

31. Arılaştırıcılar arasında Ben rüzgarım; savaşçılar arasında Rama’yım Ben; balıklar arasında köpek balığıyım; su kaynakları arasında Ganj’ım.

32. Yaradılışlar arasında Ben başlangıcım, ortayım ve aynı zamanda sonum, ey Arcuna! Bilimler arasında Ben Özben bilimiyim ve Ben ihtilaflı olanlar arasındaki mantığım.

33. Alfabedeki harfler arasında “A” harfiyim Ben ve bileşikler arasında ikiliğim, doğrusu Ben tüketilemez ve sonsuz zamanım; tüm yönlerde yüzüm olduğundan, (fiillerin meyvelerinin) dağıtıcısıyım.

34 ve Ben herşeyi yutan ölümüm ve refah içinde olacakların refahıyım; dişisel özellikler arasında (ben) ünüm, refahım, konuşma yeteneğiyim, hafızayım, zekayım, metanetim ve bağışlamayım.

35. İlahiler arasında Brihatsaman’ım; uyaklı dizeler arasında Gayatri’yim; aylar arasında Margasirsa’yım; mevsimler arasında ilkbaharım.

36. Ben hilekarların kumarıyım; ihtişamlıların ihtişamıyım; Ben zaferim; Ben (kararlı olanların) kararlılığıyım; Ben iyilerin iyiliğiyim.

37. Vrişni’ler arasında Ben Vasudeva’yım; Pandava’lar arasında Ben Arcuna’yım; hikmet sahipleri arasında Ben Vyasa’yım; şairler arasında Ben şair Usana’yım.

38. Cezalandırıcılar arasında Ben kralın asasıyım; zafer arayışı içinde olanlar arasında Ben hikmet ve cömertliğim ve sırlar arasında Ben sessizliğim; bilenler arasında bilgiyim Ben.

39 ve tüm varlıkların tohumu ne olursa olsun, Ben oyum, ey Arcuna! Ben olmadan varolabilen hareketli ya da hareketsiz (canlı ve cansız) hiçbir varlık yoktur.

40. Ey Arcuna, ilahi zaferlerimin sonu yoktur, bunlar Benim ilahi zaferlerimin Tarafımdan yapılan kısa bir ifadesidir!

41. Zafer kazanan, refah içinde olan ya da güçlü olan her tür varlığın, ihtişamımın bir parçasının tezahürü olduğunu bil.

42. Ama, ey Arcuna, tüm bu detaylı bilgilerin sana ne faydası var ki? Tüm dünyayı bir Parçamla destekleyen Ben, varım.

BHAGAVAT GİTA 11. BÖLÜM

KOZMİK BİÇİMİN GÖRÜNÜMÜ YOGASI

Arcuna:

1. Bana duyduğun şefkatten dolayı, Özben’le ilgili bu en büyük sırrı açıklanmanla yanılsanmam yok oldu.

2. Varlıkların kaynağını ve yok oluşunu ve ayrıca Senin tükenmez yüceliğini detaylı bir şekilde Sen’den duydum, ey lotüs kalpli Rab!

3. Ey Yüce Rab, Seni biraz önce Kendini tanımladığın gibi, Senin İlahi Biçimini görmeyi diliyorum, ey Yüce Kişi!

4. Ey Rabbim, eğer görmemin mümkün olduğunu düşünüyorsan, o halde, bana yok olmaz halini göster.

Krişna:

5. Ey Arcuna, Benim farklı çeşitteki, ilahi olan, çeşitli renklerde ve şekillerdeki yüz binlerce biçimimi seyret!

6. Aditya’ları, Vasu’ları, Rudra’ları, iki Asvin’i ve aynı zamanda Marut’ları seyret; ey Arcuna, daha önce hiç görülmemiş mucizeleri seyret!

7. Ey Arcuna, tek bir noktada merkezlenmiş -hareket eden ve etmeyen herşeyi kapsayan- tüm evreni ve başka neyi görmeyi diliyorsan onu burada, Bedenimde seyret.

8. Ama Beni bu şekilde kendi gözlerinle seyredemezsin; (bu yüzden) sana ilahi gözü veriyorum; Benim muhteşem Yoga’mı seyret.

Sancaya:

9. Krişna bunları söyleyerek Arcuna’ya Rab olarak Kendi yüce biçimini gösterdi.

10. Sayısız ağız ve gözlerle, sayısız harika görüntüyle, sayısız ilahi ziynetle, sayısız ilahi silahla yüceltilmiş,

11. İlahi çelenkler ve kıyafetler giyen, vücut yağlarıyla yağlanmış, her şeyi harika, göz alıcı, ebedi, her yanda yüzleri olan (Varlıktı).

12. Gök yüzünde bin tane güneş ihtişamla aynı anda parlasaydı, işte bu yüce Varlık’ın ihtişamı (gibi) olurdu.

13. Sonra Arcuna, orada, tanrıların Tanrı’sının bedeninde, bir çok grubu olan tüm evrenin bir olanda bulunduğunu gördü.

14. Arcuna, o zaman hayret içinde ve tüyleri diken diken olarak, başını Rabbin önünde eğdi ve avuç içlerini birleştirerek şöyle konuştu.

Arcuna:

15. Tüm tanrıları ve çeşitli varlık türlerini, lotüste oturan Rab Brahma’yı, tüm hikmet sahiplerini ve semavi yılanları Bedeninde gördüm, Ey Tanrı.

16. Senin bir çok kol, mide, ağız ve gözleri olan zincire vurulamaz biçimini her yanda görüyorum; ne bir başlangıç, ne bir orta ne de bir son görüyorum, ey evrenin Rabbi, ey Kozmik Biçim!

17. Sen’i taçlı, topuzlu, diskli görüyorum, bakması çok zor olan bir parlaklık kütlesi olarak heryerde ışıyorsun, ateş ve güneş gibi her yerde parlıyorsun ve hudutsuzsun.

18. Sen Yok Edilmez Olansın, Yüce Varlık’sın, bilinmeye değer olansın, Sen bu evrenin büyük hazine dairesisin; Sen ebedi Dharma’nın yok edilmez koruyucususun; Sen Kadim Kişisin, ben (böyle) addediyorum.

19. Sen’i başlangıçsız, ortasız ve sonsuz olarak, sınırsız güçte, sayısız kolla (görüyorum), güneş ve ayı Gözlerin olarak, yanan ateşi Ağzın olarak, tüm evreni ısıtan Parlaklığını görüyorum.

20. Yeryüzü ve cennet arasındaki boşluk ve her taraf sadece Seninle dolu; Senin bu muhteşem ve korkunç biçimini gören, üç dünya da korkuyla titriyor, Ey yüce-ruhlu Varlık!

21. Doğrusu, Sana (bedenine) bu tanrılar giriyorlar; bazıları korkuyla Seni avuç içleri birleşmiş olarak “iyi olsun” diyerek övüyorlar. Bunu söyleyerek, büyük hikmet sahipleri ve mükemmelleşmiş olanlar Seni ilahilerle methediyorlar.

22. Rudra’lar, Aditya’lar, Vasu’lar, Sadhya’lar, Visvedeva’lar, iki Asvin’ler, Marut’lar, semavi şarkıcıların ruhları, Yakşalar, ifritler ve mükemmelleşmiş olanlar Sana büyük bir hayretle bakıyorlar.

23. Ey koca-kollu, Senin bir çok ağız ve gözleri, bir çok kolları, bacakları ve ayakları, mideleri olan, dişleriyle korkutucu görünen sınırsız biçimlerini görünce tüm dünya ile birlikte ben de dehşete düşüyorum!

24. Senin (Kozmik Biçiminin) ağızları sonuna dek açık, büyük ateşli gözlerle gök yüzüne değmesini, bir çok renkte parlamasını görünce, kalbim dehşete düşüyor ve ne cesaret ne de huzur bulabiliyorum, ey Vişnu!

25. Kozmik çözülmenin ateşi gibi parlayan ve dişlerle korkutucu olan ağızlarını görünce, ben ne dört yönü biliyorum ne de huzur buluyorum. Ey tanrıların Rabbi, ey evrenin meskeni, acı bana!

26. Dünyadaki krallarla birlikte Dhritarashtra’nın tüm oğulları; tüm savaşçılarımız arasındaki en iyileri ile birlikte Bhima, Drona ve Karna

27. Acele ederek korkunç dişleri olan ve seyredilmesi ürkütücü olan Senin ağızlarına giriyorlar. Bazıları, kafaları un ufak olana dek ezilerek, dişlerin arasındaki boşluklara saplanıp kalıyor.

28. Doğrusu, nehirlerin hızla okyanusa doğru akması gibi, bu insan dünyasının kahramanları da senin yanan ağızlarına giriyorlar.

29. Kelebeklerin (kendi) yok oluşlarını (hazırlayan) parlayan ateşe doğru acele ederek uçması gibi, bu varlıklar da Senin ağızlarına (kendi) yok oluşları için acele ederek giriyorlar.

30. Alev saçan ağzınla, tüm dünyaları yalayıp yutuyorsun. Ateşli ışınların, parlaklığıyla tüm dünyayı doldurarak, yanıyor, ey Vişnu!

31. Bu hiddetli biçimde bulunan Sen kimsin söyle bana. Sana selam olsun, ey Yüce Tanrı! Acı bana; Sen olan orjinal Varlık’ı bilmeyi arzuluyorum. Yaptıklarını açıkçası bilmiyorum.

Krişna:

32. Ben şimdi dünyaları yok etmekle meşgul olan, dünyanın-yok edicisi güçlü Zaman’ım. Sen olmasan bile, düşman ordularda dizilmiş bu savaşçıların hiçbiri yaşamayacak.

33. Bu yüzden, ayağa kalk ve üne kavuş. Düşmanlarına karşı zafer kazan ve rakipsiz bir krallığın zevkini sür. Doğrusu onlar Benim tarafımdan zaten kılıçtan geçirildi; sen sadece bir araç ol, ey Arcuna!

34. Drona, Bhişma, Jayadratha, Karna ve diğer tüm cesaretli savaşçıların hepsi Benim tarafımdan kılıçtan geçirildi; öldür; korkuyla kederlenme; savaş! Savaşta düşmanlarına karşı zafer kazanacaksın.

Sancaya:

35. Rab Krişna’nın konuşmasını duyunca, iki büklüm olan (Arcuna) avuç içlerini birleştirerek, titreyerek, kendini (Krişna’nın) ayaklarına atarak, heyecandan zor konuşarak, eğilerek, korkuyla dolu olarak Krişna’ya şöyle söyledi.

Arcuna:

36. Ey Krişna, dünyanın zevkleri ve neşeleri Senin övgünde buluşuyorlar; ifritler her yandan korkuyla uçup gidiyorlar ve mükemmelleşmiş olanlar (Siddhalar) önünde eğiliyorlar.

37. Ve, ey Yüce Ruh, niye onlar (diğer herşeyden) daha büyük olan, yaratanın (Brahma) kaynağı olan Senin önünde eğilmesinler ki, ey Ebedi Varlık? Ey tanrıların Rabbi! Ey evrenin meskeni! Sen yok olmazsın, Varlık’sın, yokluksun ve yüce olansın (Varlık ve yokluktan üstün olansın).

38. Sen ilksel Tanrı’sın, kadim Purusha’sın, bu evrenin yüce sığınağısın, bilensin, bilinebilensin ve yüce meskensin. Bu evren seninle kaplanmıştır, ey sonsuz biçimler Varlık’ı!

39. Sen Vayu’sun, Yama’sın, Agni’sin, Varuna’sın, aysın, yaratıcısın ve büyük-büyük babasın. Selamlar, Selamlar Sana binlerce kez ve tekrar selamlar, selamlar Sana!

40. Hem önden hem de geriden selamlar Sana! Her yönden selamlar Sana! Ey, Her şey olan! Gücü ve yiğitliği sonsuz olan Sen her şeyi kapsarsın; bu sebepten Sen her şeysin.

41. Seni sadece bir arkadaş olarak görüp, Senin bu büyüklüğünü bilmeden, Sana sevgiyle ya da dikkatsizlikle küstahça Ey Krişna!, Ey Yavada!, Ey Arkadaş! diye seslendiysem,

42. Oynarken, dinlenirken, oturuken ya da yemek sırasında tek başımızayken ya da yanımızda birileri varken eğlence olsun diye Seni herhangi bir şekilde suçladıysam, ey Achyuta – Sana yalvarırım ki beni affet!

43. Sen bu hareket eden ve etmeyen dünyanın Baba’sısın. Sen bu dünya tarafından hayranlık duyulansın. Sen en yüce gurusun; (çünkü) Sana denk hiçbir şey yok; o halde nasıl olur da üç dünyada Sana üstün gelen başka bir şey olabilir, ey dengi olmayan gücün Varlık’ı?

44. Bu yüzden, eğilerek, bedenimi ayaklarına atarak, Senin affını rica ediyorum! Bir babanın oğlunu, bir arkadaşın (iyi bir) arkadaşı, bir sevgilinin sevdiğini affetmesi gibi, Sen de beni affetmelisin, ey Tanrı!

45. Daha önce görülmemiş olanı görmekten mutluyum; yine de aklım korkudan sıkıntı içinde. Bana sadece (eski) biçimini göster, ey Tanrı! Acı bana, ey tanrıların Tanrı’sı!

46. Seni eskisi gibi; taçlı, topuzlu, elinde diski olan, dört kollu eski biçiminde görmeyi arzuluyorum, ey bin kollu Kozmik Varlık!

Krişna:

47. Ey Arcuna, bu Kozmik Biçim sana Benim tarafımdan, Benim Yogik gücümle lütfedilerek gösterildi; ihtişamla dolu olan, ilksel olan ve ebedi olan bu Kozmik Biçim senin dışında daha önce kimse tarafından görülmemiştir.

48. Ne Vedaları çalışmakla ve kurbanla, ne takdimelerle, ne ayinlerle, ne de sert çilelerle, bu insanlar dünyasında Beni senden başkası bu biçimde görebilir.

49. Benim korkunç biçimimi bu şekilde görmekten dolayı korkma ve şaşırma; korkunu tamamen gidermek ve kalbini ferahlatmak için, şimdi tekrar Benim eski biçimimi seyret.

Sancaya:

50. Arcuna’ya bunları söyledikten sonra, Krişna yine Kendi biçimini gösterdi ve kendi nazik biçiminde durarak, dehşete düşmüş olanı (Arcuna’yı) teselli etti.

Arcuna:

51. Ey Krişna, Senin nazik insan biçimini görünce, şimdi kendimi toparladım ve kendime geldim!

Krişna:

52. Görmüş olduğun bu Biçimimi görmek çok zordur. Tanrılar bile onu seyretmenin her zaman özlemini duyarlar.

53. Ben, ne Vedalarla, ne çileyle, ne takdimeyle, ne de kurbanla, senin (bu kadar kolay) gördüğün biçimde görülmem.

54. (Kişi) Bu biçimdeki Ben’i, ancak tek bir akılla (başka hiçbir şeye adanmadan) yapılan adanmayla bilebilir, gerçekten görebilir ve ayrıca içine girebilir, ey Arcuna!

55. Tüm fiillerini Benim için yapan, Bana Yüce (Varlık) olarak bakan, Bana adanmış, bağımlılıktan kurtulmuş, hiçbir varlığa karşı düşmanlık beslemeyen kişi Bana gelir, ey Arcuna!


BHAGAVAT GİTA 12. BÖLÜM

ADANMA YOGASI

Arcuna:

1. Şaşmaz değişmez olarak Sana sevgi ve saygıda bulunan adanmışlar mı, yoksa Yok Edilmez ve Tezahür Etmemiş olana sevgi ve saygıda bulunanlar mı Yoga’ya göre daha bilgilidir?

Krişna:

2. Kanaatimce Yoga’da en iyiler; akıllarını Bende yoğunlaştırıp, her zaman şaşmaz değişmez olarak, yüce inançla sarmalanmış olanlardır.

3. Yok olmaz olana, tanımlanmaz olana, tezahür etmemiş olana, her yerde var olana, düşünülmez olana, ebedi olana ve hareketsiz olana sevgi ve saygıda bulunanlar da,

4. Tüm duyularını dizginleyerek, her yerde dengeli olarak (akıldaki dengelilik), tüm varlıkların iyiliğini dileyerek, doğrusu, Bana gelirler.

5. Akıllarını Tezahür Etmemiş Olana doğrultanların sorunları daha büyüktür; çünkü hedef olarak Tezahür etmemiş Olan’a ulaşmak bedenlenmişler için çok güçtür.

6. Ama Bana sevgi ve saygıda bulunan, tüm fiillerini Ben’de terk eden, Bana yüce hedefim diye bakan, tek bir akılla (başka hiçbir şeye adanmadan) yapılan Yoga’yla Benim üzerime meditasyon yaparak,

7. Akılları her zaman Ben’de olanları, ey Arcuna, doğrusu Ben çok geçmeden ölümlü Samsara’nın okyanusundan kurtarırım.

8. Aklını sadece Ben’de odaklar, zihnini Ben’de tutarsan, şüphesiz bundan sonra sadece Ben’de yaşayacaksın.

9. Eğer aklını sürekli olarak Ben’de odaklayamıyorsan, o halde, Bana sürekli uygulama Yoga’sıyla ulaşmaya çalış, ey Arcuna!

10. Eğer bu Abhyasa Yoga’yı bile uygulayamıyorsan, tüm fiillerini Benim adıma yapmayı dile; tüm fiillerini Benim adıma yaparak bile, mükemmelliğe ulaşacaksın.

11. Eğer bunu bile yapamıyorsan, o halde, Benimle birleşmeye sığınarak, kendine hakim olup, tüm fiillerinin meyvelerini terk et.

12. Doğrusu, bilgi uygulamadan; meditasyon bilgiden; fiillerin meyvelerinin terki meditasyondan daha iyidir; huzur, terki derhal takip eder.

13. Hiçbir varlıktan nefret etmeyen, her şeye karşı arkadaşça davranan ve şefkatli olan, bağımlılıktan ve egoizmden kurtulmuş olan, zevk ve acıda dengede duran, bağışlayıcı olan,

14. Her zaman halinden memnun olan, meditasyonda şaşmaz değişmez olan, kati şekilde ikna olmuş olan, kendine hakim olan, aklı ve zihni bana adanmış olan Benim adanmışımı çok severim.

15. Dünyayı alt üst etmeyen, dünyanın da onu alt üst edemediği kişiyi ve neşe, kıskançlık, korku ve endişeden kurtulmuş olan kişiyi de çok severim.

16. İsteklerden kurtulmuş, arı, uzman, kaygısız ve dertsiz olan, tüm başlangıçları ve girişimleri terk eden, bu suretle Bana adanmış kişiyi çok severim.

17. Sevinmeyen, nefret etmeyen, kederlenmeyen, arzulamayan, iyi ve kötüyü terk eden ve tam bir adanmayla dolu olan kişiyi çok severim.

18. Düşmana ve arkadaşa, yücelme ve yerilmeye karşı aynı olan, sıcak ve soğukta ve zevk ve acıda aynı olan, bağımlılıktan kurtulmuş olan,

19. Tenkit ve övgüyü aynı şeyler olarak gören, sessiz olan, her şeyle memnun olan, evsiz, sabit bir akılla ve adanmayla dolu olan kişiyi çok severim.

20. Doğrusu, yukarıda açıklanan bu ölümsüz Dharma’yı inançla dolu olarak takip edip Beni yüce hedefi yapan adanmışları Ben fazlasıyla severim.

BHAGAVAT GİTA 13. BÖLÜM

ALAN VE ALANI BİLEN ARASINDAKİ FARKIN YOGASI

Arcuna:

1. Ben Doğa (madde) ve Ruh’un ne olduğunu, Alanı ve Alanı Bilen’i, bilgiyi ve bilinmesi gerekeni öğrenmeyi arzuluyorum.

Krişna:

2. Ey Arcuna, hikmet sahibi olup da her ikisini (Alanı ve Alanı Bileni) bilenlerce, bu bedene Alan; bu bedeni bilene de Alanı Bilen denir.

3. Ben’i ayrıca tüm alanların Alanını Bilen olarak bil, ey Arcuna! Alanın ve Alanı Bilenin bilgisine Ben, bilgi gözüyle bakarım.

4. Alanın ne olduğunu ve neden yapıldığını, gelişimlerinin ne olduğunu ve neden olduğunu ve ayrıca O’nun kim olduğunu ve O’nun güçlerinin ne olduğunu kısaca Ben’den duy.

5. Hikmet sahipleri muhakeme ve kararlılıkla dolu olarak, çeşitli şekillerde farklı ilahiler ve ayrıca Mutlak’ı işaret eden manalı kelimeler söylemişlerdir.

6. Büyük elementler, egoizm, zihin ve ayrıca tezahür etmemiş Doğa, on duyu ve diğeri ve duyuların beş algılamaları,

7. Arzu, nefret, zevk, acı, bütün (beden), sabır ve zeka – (işte) gelişimleriyle birlikte Alan kısaca bu şekilde tanımlanmıştır.

8. Alçakgönüllülük, taklit etmeme, zarar vermeme, affetme, dürüstlük, öğretmene yapılan hizmet, saflık (arılık), dayanıklılık, kendine olan hakimiyet,

9. Duyuların algıladığı nesnelere karşı kayıtsız olma, ayrıca egoizmin olmaması; doğumdaki, ölümdeki, yaşlılıktaki, hastalıktaki ve acıdaki kötülüğü algılama,

10. Bağımlı olmama, Özben’i oğul, eş, ev ve diğerleriyle özdeşleştirmeme ve arzulananın da arzulanmayanın da başarılması durumunda sürekli olarak dengeli (dengeli bir akla sahip olma) kalma,

11. Ayrılmazlık Yoga’sı yoluyla Bana yapılan yoldan sapmayan bir adanma, yalnız yerlerde kalma, insan topluluklarından haz almama,

12. Özben bilgisindeki süreklilik, gerçek bilginin sonunu algılama – bunların bilgi olduğu açıklanmıştır ve bunun tersi olana da cehalet denir.

13. (Şimdi Ben) bilindiğinde kişinin ölümsüzlüğe kavuştuğu bilinmesi gerekeni, (yani) ne varlık olarak ne de yokluk olarak adledilen, başlangıcı olmayan yüce Brahman’ı açıklayacağım.

14. Elleri ve ayakları her yerde, gözleri, başları ve ağızları her yerde, kulakları her yerde olan O, her şeyi sararak dünyalarda var olur.

15. (O) Tüm duyuların işlemesiyle parlayan yine de duyuları olmayandır; bağımlı olmayan yine de her şeyi destekleyendir; değerleri olmayan yine de bu değerlerin deneyimcisi olandır,

16. Hareket eden ve etmeyen (tüm) varlıkların içinde ve dışında olandır; süptilliğinden dolayı O bilinemez; hem yakında hem de çok uzakta olan O’dur.

17 ve bölünmezdir, yine de O, varlıklarda sanki bölünmüş gibi varolur; O, varlıkların destekçisi olarak bilinir; O hem yok edicidir hem de meydana getirendir (doğurandır).

18. Tüm ışıkların Işık’ı olan O, karanlığın ötesindedir; bunun, her şeyin kalbinde yatan bilgi, Bilinebilen ve bilginin hedefi olduğu söylenir.

19. Böylece, Alan, bilgi ve Bilinebilen kısaca açıklandı. Bana adananlar bunu bilerek, Varlığıma girerler.

20. Doğa’nın ve Ruh’un başlangıçsız olduğunu bil; tüm değişimlerin ve değerlerin Doğadan kaynaklandığını da bil.

21. Etki ve tepki üretiminde, Doğa’nın (maddenin) etki olduğu söylenir; zevk ve acı deneyiminde (bireysel) ruh’un etki olduğu söylenir.

22. Doğa’da bulunan ruh, Doğa’dan doğan değerleri deneyimler; bu değerlere olan bağımlılık (o ruhun) iyi ve kötü rahimlerde doğmasının sebebidir.

23. Bu bedendeki Yüce Ruh’a, ayrıca seyirci, izin veren, destekleyen, zevk alan, büyük Rab ve Yüce Özben de denir.

24. Kim Ruh’u ve Madde’yi değerleriyle birlikte bilirse, (o kişi) hangi koşul altında bulunursa bulunsun, bir daha doğmaz.

25. Bazıları meditasyon aracılığıyla Özbeni Özben’de Özben’le seyreder, diğerleri bilgi Yoga’sıyla ve diğerleri fiil Yoga’sıyla seyrederler.

26. Bunu bilmeyen diğerleri de, bunu başkalarından duyarak sevgi ve saygıda bulunurlar; duyduklarına en yüce sığınak olarak bakan bu kişiler de ölümün ötesine geçerler.

27. Nerede bir varlık doğarsa, o varlık hareket etse de etmese de, o varlığın Alan ve Alanı Bilen arasındaki birleşmeden olduğunu bil, ey Bharata’ların en iyisi.

28. Yüce Rabbin tüm varlıklarda eşit olarak var olduğunu, yok olan içinde yok edilmez olanı gören (kişi), (gerçekten) görüyordur.

29. Kişi, aynı Rabbin her yere eşit olarak nüfuz etmiş olduğunu gördüğünden, Özben’i benlik (ego) vasıtasıyla yok etmez (ve) o kişi en yüce hedefe erişir.

30. Tüm fiilleri sadece Doğa’nın yaptığını ve Özben’in fiilsiz olduğunu gören (kişi), (gerçekten) görüyordur.

31. Kişi, çeşitli varlıkların Bir olanda bulunduğunu ve sadece O’ndan yayıldığını gördüğünde, o (kişi) Brahman haline gelir.

32. Başlangıçsız olan ve değerlerden yoksun olan Yüce Özben, (yani) yok edilmez olan, bedende bulunduğu halde, ne fiilde bulunur ne de kire pasa bulaşır, ey Arcuna!

33. Süptilliğinden dolayı, esirin (boşluğun) her yere nüfuz ettiği halde kire pasa bulaşmaması gibi, Özben de, bedenin her yerinde bulunduğu halde, kire pasa bulaşmaz.

34. Tek bir güneşin tüm dünyayı aydınlatması gibi, Alanın Rabbi de (Yüce Özben) tüm Alanı aydınlatır, ey Arcuna!

35. Bilgi gözüyle, Alan ve onu Bilen arasındaki farkı ve ayrıca varlığın Doğa’sından özgürleşmesini algılayanlar, Yüce Olan’a giderler.

BHAGAVAT GİTA 14. BÖLÜM

ÜÇ GUNANIN BÖLÜMÜ YOGASI

1. (Sana) tekrar tüm hikmet sahiplerinin bilerek bu yaşamdan sonra yüce mükemmeliyete gittikleri yüce bilgiyi, tüm bilgilerin en iyisini açıklayacağım.

2. Bu bilgiye sığınarak Benimle birleşmeyi başaranlar, ne yaradılış zamanında doğarlar, ne de çözülme zamanında rahatsız edilirler.

3. Rahmim büyük Brahma’dır; Ben bu yere tohum yerleştiririm ve (işte) bu tüm varlıkların doğumudur (doğum sebebidir), ey Arcuna!

4. Hangi biçim, hangi rahimde üretilirse üretilsin, büyük Brahma onların rahmidir ve Ben de onlara tohum veren babayımdır.

5. Saflık (Arılık), tutku ve atalet – Doğa’dan doğan bu değerler bedenlenmiş olan yok edilmezi bedene çabucak bağlar, ey Arcuna!

6. Bunların içinde, lekesiz oluşundan dolayı parlak ve sağlıklı olan Sattva, bağımlılık yoluyla bilgiye ve mutluluğa bağlar.

7. Rajas’ın tutku doğasından olduğunu, (duyusal zevklere olan) açlık ve bağımlılık kaynağı olduğunu bil; ey Arcuna, o, bedenlenmiş olanı bağımlılık yoluyla fiile çabucak bağlar!

8. Ama bil ki, Tamas cehaletten doğar, tüm bedenlenmiş varlıkları yanıltır; ey Arcuna, pervasızlık yoluyla, o (kişiyi) uyku ve tembelliğe çabucak bağlar!

9. Sattva mutluluğa, Rajas fiile bağımlıyken; Tamas, bilgiyi gizleyerek, sadece pervasızlığa bağlıdır!

10. Şimdi, Rajas ve Tamas’ı yenen Sattva ortaya çıkar; şimdi Sattva ve Tamas’ı yenen Rajas ortaya çıkar ve şimdi Sattva ve Rajas’ı yenen Tamas ortaya çıkar, ey Arcuna!

11. Bu bedendeki her bir kapıdan (duyudan) bilgelik-ışığı parladığı zaman, Sattva’nın üstün olduğu bilinir.

12. Açgözlülük, fiil (hareketlilik), (yeni) fiil girişimi, rahatsızlık, özlem – bunlar da Rajas üstün olduğu zaman ortaya çıkarlar.

13. Karanlık, atalet, pervasızlık ve yanılgı – bunlar da Tamas üstün olduğu zaman ortaya çıkarlar, ey Arcuna!

14. Bedenlenmiş olan (kişi), ölümle, Sattva üstün hale geldiği zaman buluşursa, o kişi En Yüce olanı bilenlerin lekesiz dünyalarına erişir.

15. Rajas’tayken ölümle buluşanlar, fiile bağımlı olanlar arasında doğarlar ve Tamas’tayken ölenler, şuursuzların rahimlerinde doğarlar.

16. İyi fiilin meyvesinin Satvik ve saflık olduğunu söylerler; Rajas’ın meyvesi acıdır ve cehalet de Tamas’ın meyvesidir.

17. Sattva’dan bilgi ortaya çıkar, Rajas’tan aç gözlülük; Tamas’tansa pervasızlık ve yanılgı ve ayrıca cehalet ortaya çıkar.

18. Sattva’da bulunanlar yukarı doğru ilerlerler (yükselmeyi hedeflerler); Rajasikler ortada bulunurlar ve Tamasikler en düşük Guna’da bulunarak, aşağı doğru giderler (yıkıma

sürüklenirler).

19. Gören (kişi), Guna’lar dışında bir başka fail görmeyip, bunlardan (gunalardan) daha yüksekte olanı bilerek, Varlığım’a ulaşır.

20. Bedeni geliştiren bu üç Guna’nın ötesine geçen bedenlenmiş olan, ölümden, doğumdan, düşüşten ve acıdan kurtulur ve ölümsüzlüğe kavuşur.

Arcuna:

21. Ey Rabbim, bu üç değeri de aşıp geçen kişinin işaretleri nelerdir? O kişinin davranışları nasıldır ve bu üç değerin ötesine nasıl geçmiştir?

Krişna:

22. Bunlar (guna’lar) olduğunda, ışık, fiil (hareketlilik) ve yanılgı (vardır) ey Arcuna, bunların (guna’lar) yokluğundaysa, kişi ne nefret eder, ne de onlara karşı bir özlem duyar!

23. Tasasız biri gibi oturarak değerlerce hareket ettirilemeyen, değerlerin faaliyette olduğunu bilerek ben-merkezci olan ve hareket etmeyen,

24. Zevk ve acıda aynı olan, Özben’de bulunan, bir parça toprağa, taşa ve altına aynı (şeyler) olarak bakan, arkadaşı ve düşmanı onun için aynı olan, sebatlı, yerilmede ve övülmede aynı olan,

25. Onurlandırılmada ve utançta aynı olan, arkadaşa ve düşmana aynı davranan, tüm girişimleri terk eden kişinin, değerleri aşıp geçtiği söylenir.

26 ve Bana yoldan sapmayan bir adanmayla hizmet edip değerlerin ötesine geçen kişi, Brahman haline gelmeye hazırdır.

27. Çünkü, Ben ölümsüz ve değişmez Brahman’ın ve her zaman varolan Dharma’nın ve mutlak saadetin meskeniyim.

BHAGAVAT GİTA 15. BÖLÜM

YÜCE RUH YOGASI

Krişna:

1. Onlar (bilgeler), kökleri yukarıda ve dalları aşağıda olan, yaprakları ilahilerden oluşan yok edilmez Peepul ağacından bahsederler. Bu ağacı bilenler Vedaları bilenlerdir.

2. Guna’larla beslenen dalları, aşağı ve yukarı yayılmıştır; duyuların algıladığı nesneler bu ağacın tomurcuklarıdır ve fiilden doğan kökleri insanlar dünyasının aşağısına uzanır.

3. Ne biçimi, sonu ve başlangıcı ne de kuruluşu ve bulunduğu yer burada algılanamaz; bu sıkıca kök salmış peepul ağacı, bağımlı olmamanın güçlü baltasıyla dibinden kesilmeli,

4. Sonra, gidildiğinde kimsenin bir daha geri dönmediği hedef araştırılmalıdır. Kadim faaliyeti ya da enerjiyi başlatan (akıtan) bu İlksel Purusha’ya sığınmak için çaba sarf edilmelidir.

5. Gurur ve yanılgıdan kurtulup, bağımlılığa karşı zafer kazanarak, her zaman Özben’de olarak, arzularından tamamen vazgeçen, zevk ve acı olarak bilinen zıt kutuplardan kurtularak, yanılgı içinde olmayan (kişi) ebedi hedefe ulaşır.

6. Orada ne güneş parlar, ne ay, ne de ateş; oraya gidenler geri dönmezler; (işte) orası Benim yüce meskenimdir.

7. Yaşam dünyasında, Benim ebedi bir kısmım, yaşayan bir ruh haline gelerek, Doğa’da bulunarak, duyuları (beş duyuyu) ve altıncı olarak aklı (kendi) içine çeker.

8. Rab bir bedene sahip olduğunda ve onu terk ettiğinde, rüzgarın (çiçeklerden, vb’den çıkan) kokuları beraberinde götürmesi gibi, O bunları (duyuları ve aklı) alır ve (onlarla birlikte) gider.

9. Kulak, göz, dokunma, tat alma ve koklamayla birlikte akla nezaret ederek, duyu nesnelerinin tadını çıkarır.

10. Yanılgı içinde olan (kişi) O’nu giderken, kalırken ve (duyu nesnelerinin) tadını çıkarırken görmez; sadece bilgi gözüne sahip olanlar O’nu seyrederler.

11. (Mükemmeliyet için) çabalayan Yogiler Özben’de bulunan O’nu görürler; ama saf ve zeki olmayanlar, çabaladıkları halde, O’nu görmezler.

12. Güneşte ikamet eden ve tüm dünyayı aydınlatan bu ışığın, (ve ayrıca) aydaki ve ateşteki ışığın, Benim (ışığım) olduğunu bil.

13. Yeryüzüne nüfuz ederek, Enerjimle tüm varlıkları desteklerim ve ayın özü (soma) haline gelerek de tüm bitkileri beslerim.

14. Vaisvanara ateşi haline gelerek tüm yaşayan varlıkların bedeninde bulunurum ve Prana ve Apana ile ilişki kurarak dört katlı besini sindiririm.

15. Ve, Ben her şeyin kalbinde otururum; hafıza ve bilgi de ve bunların yokluğu da bendendir. Doğrusu, Ben tüm Vedalarda bilinmesi gerekenim; Ben Vedanta’nın yazarıyım ve Ben Vedaları bilenim.

16. Bu dünyada yok edilebilen ve yok edilemeyen iki Purusha vardır. Tüm varlıklar yok edilebilir ve Kutasha’ya yok edilemez denir.

17. Ama, yüksek Özben denilen Yüce Purusha (diğer iki Purusha’dan) farklıdır. (Bu) Yok olmaz Rab üç dünyayı da kaplayarak, onları destekler.

18. Yok edilebileni aştığımdan ve yok edilemeyenden bile daha üstün olduğumdan, Ben dünyada ve Vedalarda en yüce Purusha olarak açıklanırım.

19. Beni en yüksek Purusha olarak bilen yanılgı içinde olmayan kişi, her şeyi bilerek Bana tüm varlığıyla (kalbiyle) sevgi ve saygıda bulunur, ey Arcuna!

20. Böylece, bu en büyük sır bilimi sana Tarafımdan öğretildi, ey günahsız olan! Bunu bilerek, kişi bilge haline gelir ve tüm görevlerini başarıyla tamamlar, ey Arcuna!

BHAGAVAT GİTA 16. BÖLÜM

İLAHİ VE ŞEYTANİ ARASINDAKİ FARKIN YOGASI

Krişna:

1. Korkusuzluk, kalbin saflığı, Yoga ve bilgide kararlılık, sadaka verme, duyuların kontrolü, kurban, (kutsal) metinlerin incelenmesi, çile ve dürüstlük,

2. Zarar vermeme, doğruluk, öfkenin olmaması, terk, huzurlu olma, hilekar olmama, varlıklara karşı şefkatli olma, açgözlü olmama, nazik olma, alçak gönüllü olma, kararsız olmama,

3. Gayret, affetme, sabır, arılık, nefret duymama, gururlu olmama – bunlar ilahi durumda doğmuş olanlara ait özelliklerdir, ey Arcuna!

4. İkiyüzlülük, kibir, kendini aldatma, kabalık ve ayrıca öfke ve cehalet ise şeytani durumda doğanlara ait özelliklerdir, ey Arcuna!

5. İlahi doğa özgürlüğe kavuştururken, şeytani doğa insanı zincirlere bağlar. Ey Arcuna, kederlenme; çünkü sen ilahi özelliklerle doğdun!

6. Bu dünyada iki tür insan vardır- ilahi ve şeytani; ilahi uzun uzadıya anlatıldı; ey Arcuna şimdi Ben’den şeytani olanı dinle!

7. Şeytani olanlar ne yapacaklarını ve neden kaçınmaları gerektiğini bilmezler; ne arılık, ne doğru davranış, ne de doğruluk onlarda bulunmaz.

8. Onlar, “Bu evren; doğru, (ahlaki) bir temel ve bir Tanrı olmaksızın, sadece karşılıklı birleşmeyle (cinsel birleşmeyle) meydana gelmiştir, (bu meydana geliş) sebebi şehvettir; başka ne olabilir ki?” derler.

9. Bu görüşe tutunan, dar zekalı ve ruhsal zekası kıt bu harap olmuş ruhlar, yok etmek için dünyanın karşısına çıkarlar.

10. Tatmin edilemez arzularla, ikiyüzlülük, gurur ve kibirle dolu olarak, yanılgıdan ötürü kötü fikirler besleyerek, saf olmayan niyetlerle çalışırlar.

11. Kendilerini sadece ölümle biten ölçüsüz endişelere teslim ederek, şehvetin verdiği hazzı en yüksek hedefleri yaparak ve bunun ötesinde bir şey olmadığından emin olarak,

12. Ümidin yüzlerce zincirine bağlanmış, şehvet ve öfkeye teslim olan bu kişiler duyusal zevk için kanunsuz yollarla servet biriktirmek için çabalarlar.

13. “Bugün bunu kazandım; bu arzuyu elde edeceğim; bu benim ve bu zenginlik de gelecekte benim olacak”

14. “Bu düşmanı kılıçtan geçirdim ve diğerlerini de kılıçtan geçireceğim. Ben efendiyim; ben zevkini çıkarıyorum; ben mükemmelim, güçlüyüm, mutluyum.”

15. “Ben zenginim ve soylu bir ailede doğdum. Kim bana denk olabilir ki? Ben kurban veririm. Ben bağışta bulunurum. Ben sevindireceğim.” – böylece, cehaletle yanılgıya düşmüş,

16. Hayallerle şaşırtılmış, yanılgı tuzağına düşmüş, şehvetin verdiği hazların müptelası olmuş bu kişiler iğrenç bir cehenneme düşerler.

17. Kendini aldatarak, inatçı olarak, zenginlikten doğan gurur ve sarhoşlukla dolu olarak, gereksiz gösteriş yoluyla (kutsal) metinlerde geçen kuralların tersine, adet yerini bulsun diye kurbanlar yaparlar.

18. Egoizme, güce, kibirliliğe, şehvete ve öfkeye teslim olan bu kişiler, kendi bedenlerinde ve diğerlerinin bedenlerinde bulunan Ben’den nefret ederler.

19. Bu dünyadaki tüm insanların en kötüleri olan, bu zalim, içi nefretle dolu olarak kötülük yapanların hepsini, Ben daima sadece ifritlerin rahimlerine savururum.

20. Şeytani rahimlere giren, her bir doğumla daha da yanılgı içine düşüp Bana ulaşamayan bu kişiler bulundukları koşulların daha da altına düşerler, ey Arcuna!

21. Benliği yok eden bu cehennemin kapısı üç adettir – şehvet, öfke ve aç gözlülük- bu yüzden, kişi bu üçünden de vazgeçmelidir.

22. Ey Arcuna, karanlığın bu üç kapısından kurtulmuş olan kişiler, kendileri için iyi olanı uygulayıp, böylece Yüce hedefe giderler!

23. (Kutsal) metinlerdeki kuralları reddederek, arzunun güdüsüne göre hareket eden kişi, ne mükemmeliyete, ne mutluluğa, ne de yüce hedefe ulaşır.

24. Bu yüzden, ne yapılması ve yapılmaması gerektiğini karar vermede bırak (kutsal) metinler söz sahibi olsun. Bu dünyada, (kutsal) metinlerde yazan kuralların ne söylediğini bilerek, hareket etmelisin.

BHAGAVAT GİTA 17. BÖLÜM

ÜÇ KATLI İNANCIN BÖLÜMÜ YOGASI

Arcuna:

1. Metinlerin kurallarını kenara koyup, inançla kurbanda bulunanların durumu ne olacak, ey Krişna? Bu (durum) Sattva mı, Rajas mı yoksa Tamas mıdır?

Krişna:

2. Bedenlenmişlerin doğalarına göre kendilerine miras kalan inancı üç katlıdır; Satvik (saf), Rajasik (tutkulu) ve Tamasik (karanlık). Bunları Ben’den duy.

3. Her birinin inancı kendi doğasına göredir, ey Arcuna! Kişi kendi inancından meydana gelir, kişinin inancı nasılsa, kendisi de öyledir.

4. Satvik ya da saf olan kişiler tanrılara sevgi ve saygıda bulunurlar; Rajasik ya da tutkulu olanlar Yaksha ve Rakshasa’lara sevgi ve saygıda bulunurlar; diğerleri de (Tamasik ve yanılgı içinde olanlar) hayaletlere ve doğa ruhlarına ev sahipliği yapanlara sevgi ve saygıda bulunurlar.

5. (Kutsal) metinlerde emredilmeyen korkunç çileler uygulayan, ikiyüzlülük ve egoizm müptelası olan, şehvet ve bağımlılık gücüyle tahrik edilen,

6. Duygusuz, bedende ve ayrıca Ben’de bulunan tüm elementlere eziyet eden, bedende bulunan (sadece beden bilincine sahip) kişilerin şeytani niyetli olduklarını bil.

7. Her birine (her bir gruba) hoş gelen besinler de, kurban da, çile de ve sadaka da üç katlıdır. Bunlar arasındaki farkı dinle.

8. Yaşamı, arılığı, gücü, sağlığı, sevinci ve neşeyi arttıran, yağlı ve hoş kokulu, özlü ve tatlı besinler Satvik kişilere hoş gelir.

9. Acı, ekşi, tuzlu, çok sıcak, kuru, keskin kokulu ve yakıcı olan besinler Rajasikler tarafından sevilir ve acı, keder ve hastalık üretirler.

10. Bayat, tatsız, çürük, bozuk ve saf olmayan süprüntüler de Tamasiklerin sevdiği besinlerdir.

11. (Kutsal) metinlerde emredildiği gibi herhangi bir ödül arzulamadan, yapılmasının bir görev olduğuna dair sıkı bir inançla sunulan kurban Satviktir (saftır).

12. Ey Arcuna, bir ödül bekleyerek ve gereksiz gösterişle yapılan kurbanın Rajasik Yajna olduğunu bil.

13. (Kutsal) metinlerdeki kuralların aksine yapılan, hiçbir besinin dağıtılmadığı, Mantra ve takdimelerin bulunmadığı ve inancın olmadığı kurbanın Tamasik olduğunu söylerler.

14. Tanrılara, ikinci-kez-doğanlara, öğretmenlere ve bilgelere saygı ve sevgide bulunmak, arılık (saflık), dürüstlük, namusluluk ve zarar vermeme – bunlar bedenin çileleri olarak adlandırılır.

15. Herhangi bir heyecana yol açmayan ve doğru, hoş ve faydalı olan konuşma (ve) Vedaların çalışılması da konuşma çilesi olarak adlandırılır.

16. Aklın sakinliği, iyi kalplilik, doğanın arılığı (saflığı), kendine hakim olma – bunlara da zihinsel (mental) çile denir.

17. Bu üç katlı çilenin şaşmaz değişmez bir şekilde azami inançla uygulanarak hiçbir ödülün arzulanmamasına, Satvik derler.

18. İyi bir nam, saygınlık ve saygı ve sevgi kazanma amacıyla ikiyüzlülükle uygulanan çilenin burada Rajasik, geçici ve hercai olduğu söylenir.

19. Aptalca nosyonlardan dolayı kişisel-eziyetle uygulanan, ya da bir başkasını yok etme amacı güden çilenin Tamasik olduğu açıklanmıştır.

20. Herhangi bir karşılık beklenmeksizin, uygun yerde ve zamanda değecek bir kişiye vermenin bir görev olduğunu bilerek verilen hediye (takdime ve sadaka), Satvik olarak alınır.

21. Ve, karşılığında bir şey alma ya da bir ödüllendirilme beklentisiyle yapılan ya da gönülsüzce verilen bu hediyenin Rajasik olduğu söylenir.

22. Yanlış yer ve zamanda değersiz kişilere verilen, saygı duyulmadan ya da suçlayarak verilen hediyenin de Tamasik olduğu açıklanmıştır.

23. “Om Tat Sat”: bu Brahman’ın üçlü işareti olduğu açıklanmıştır. Bununla (bu kelimelerle) geçmişte Brahmana’lar, Vedalar ve kurbanlar yaratılmıştır.

24. Bu yüzden, (kutsal) metinlerde emredilen hediye, kurban ve çile fiilleri Brahman öğrencileri tarafından “Om’un telafuz edilmesiyle başlatılmaktadır.

25. Meyveleri amaçlamadan “Tat”ın telafuzu, özgürleşmeyi arayanların yaptıkları kurban ve çile ve çeşitli hediye fiilleridir.

26. “Sat” kelimesi gerçeklik anlamında ve iyilik anlamında kullanılır ve ayrıca, ey Arcuna, bu (kelime) hayırlı fiiller anlamında da kullanılır!

27. Kurbanda, çilede ve hediyede şaşmaz değişmezliğe de ayrıca “Sat” denir ve bunlarla bağlantısı olan (ya da Yüce olanın adına yapılan) fiillere de “Sat” denir.

28. Ne kurban edilirse edilsin, ne verilirse verilsin, ne yapılırsa yapılsın ve hangi çile uygulanırsa uygulansın, inançsızca yapılırsa buna Asat denir, ey Arcuna! Bu hem burada hem de buradan sonra (ölümden sonra) hiçbir şeydir (yapana hiçbir fayda sağlamaz).

BHAGAVAT GİTA 18. BÖLÜM

TERK İLE ÖZGÜRLEŞME YOGASI

Arcuna:

1. Ey yüce olan, ben terk gerçeğinin ve ayrıca fiilden el etek çekme gerçeğinin özünü ayrı ayrı bilmeyi arzuluyorum.

Krişna:

2. Hikmet sahipleri Sannya’yı, arzu duyulan fiillerin terki olarak anlarlar; bilgeler ise Tyaga’nın tüm fiillerin meyvelerinden el etek çekme olarak açıklarlar.

3. Bazı filozoflar kötülük kaynağı olduğundan tüm fiillerden el etek çekilmesi gerektiğini açıklarlarken, bazıları ise takdime (hediye), kurban ve çileden vazgeçilmemesi gerektiğini

açıklarlar.

4. Bu fiilden el etek çekme konusundaki nihai gerçeği ya da sonucu Ben’den dinle, ey Bharata’ların en iyisi; doğrusu fiilden el etek çekmenin üç çeşit olduğu açıklanmıştır.

5. Kurban, hediye ve çile fiillerinden el etek çekilmemeli, tersine (bu fiiller) yapılmalıdır; kurban, hediye ve çile bilgelerin arılaştırıcısıdır.

6. Ama bu fiilleri bile yaparken bağımlılık ve (yapılan fiile karşılık) ödüller için duyulan arzu bir kenara bırakılmalıdır, ey Arcuna! Benim kesin ve en iyi kanaatim budur.

7. Doğrusu, zorunlu fiillerin terki uygun değildir; yanılgıdan ötürü bunlardan el etek çekmenin Tamasik olduğu açıklanır.

8. (Acı verici olduğundan) bedensel sıkıntı verir korkusuyla fiilden el etek çeken kişi, böyle bir Rajasik terki yapmaktan dolayı terkin sağladığı hakedişleri elde etmez.

9. Ey Arcuna, zorunlu fiili, sadece yapılması gerektiği için yapar, bağımlılıktan ve ayrıca (yaptığın fiile karşılık) ödüller için duyduğun arzudan el etek çekersen, bu terke Sattvik olarak bakılır.

10. Terki yapan kişi, arılık, zeka ile kaplanmış olarak ve şüphelerini parçalara ayırarak, ne hoşa gitmeyen işten nefret eder ne de hoşa giden işe bağımlılık duyar.

11. Doğrusu, bedenlenmiş varlık için fiilden tamamen el etek çekmek mümkün değildir; ama fiillerin ödüllerinden vazgeçen kişi, doğrusu terki yapan kişi olarak adlandırılır.

12. El etek çekmeyenlerin üç katlı olan fiillerinin meyvesi -kötü, iyi ve karışık olarak- ölümden sonra gerçekleşir ama ele etek çekenlerinkiyse asla gerçekleşmez.

13. Ey koca kollu Arcuna, tüm fiillerin üstesinden gelmek için Sankya Sisteminde açıklanan beş nedeni Benden öğren!

14. Beden, yapan, farklı duyular, farklı çeşitteki fonksiyonlar ve ayrıca beşinci olarak hükmeden İlah,

15. Kişi; bedeni, sözü ve aklı ile hangi fiilde bulunursa bulunsun, doğru olsa da olmasa da, bu beşi bunun (bu fiilin) sebebidir.

16. Şimdi, durum bu olunca, eğitimsiz anlayışın tesiri altında olan, ayrı olan Özben’ine fail olarak bakan kişinin, sapıtmış zihninden ötürü görmediği söylenir.

17. Egoistik zandan her zaman kurtulmuş olan, zihni (iyi ve kötü ile) lekelenmemiş olan kişi, bu kişileri kılıçtan geçirse bile, o kişi kılıçtan geçirmez ve (fiille) bağlanmaz.

18. Bilgi, bilinebilen ve bilen, fiilin üç katlı dürtüsünü oluşturur; organ, fiil ve fail de fiilin üç katlı temelini oluşturur.

19. Bilgi, fiil ve failin, Guna’lar biliminde (Sankhya Sisteminde), Guna’ların farkına göre, sadece üç çeşidi olduğu açıklanmıştı. Layıkıyla bunları dinle.

20. Yok edilmez tek Gerçeklik’i, tüm ayrı varlıklarda ayrı ayrı olarak değil de, tüm varlıklarda gören kişinin bilgisinin Sattvik olduğunu bil.

21. Ama, tüm varlıklarda biri diğerinden farklı olan, farklı türdeki çeşitli varoluşlar gören kişinin bilgisinin Rajasik olduğunu bil.

22. Ama, tek bir tepkiye sanki herşeymiş gibi sebepsiz yere, Gerçek’le dayanağı olmadan, abes olarak yapışan (bilginin) de Tamasik olduğu açıklanır.

23. Hiçbir ödül için bir arzu duymayan bir kişi tarafından sevgi ve nefret duyulmadan yapılan, (Kutsal kitaplarda) emredilmiş, bağımlılıktan kurtulmuş olan fiilin Sattvik olduğu açıklanmıştır.

24. Ama bir arzunun tatmin edilmesi ve bir kazanç sağlanması özlemiyle egoizmle ya da çok fazla çaba ile yapılan fiilin Rajasik olduğu açıklanmıştır.

25. Yanılgıdan dolayı yüklenilen, kayıptan, yaralanmadan ya da (kişinin) yeteneklerinden yana olabilecek sonuçları göz önünde bulundurulmayan fiilin Tamasik olduğu açıklanmıştır.

26. Bağımlılıktan kurtulmuş olan, egoist olmayan, iradeli ve gayretli olan, başarı ve başarısızlıktan etkilenmeyen kişinin Sattvik olduğu söylenir.

27. Tutkulu, fiillerin meyvelerini elde etmeyi arzulayan, zalim, aç gözlü, arı olmayan, neşe ve üzüntüden etkilenen failin Rajasik olduğu söylenir.

28. Tutarlı olmayan, kederli, yola getirilmez, hilekar, kötü niyetli, kaba, tembel ve yılgın olan failin Tamasik olduğu söylenir.

29. Ey Arcuna, tam ve kesin olarak açıkladığım, zihin ve şaşmaz değişmezliğin Guna’lara göre üç katlı bölümünü dinle.

30. Çalışmanın ve terkin yolunu bilen, neyin yapılması ve neyin yapılmaması gerektiğini, korku ve korkusuzluğu, zincire vurulmayı ve bağımsızlığı bilen zihin Sattvik’tir, ey Arcuna!

31. Dharma ve Adharma’yı ve ayrıca neyin yapılıp neyin yapılmaması gerektiğini hatalı olarak anlayan zihin Rajasik’tir, ey Arcuna!

32. Karanlıkla sarmalanmış, Adharma’ya Dharma diye bakan ve herşeyi yanlış anlayan zihne Tamasik denir, ey Arcuna!

33. Yoga yoluyla, aklın, yaşam-gücünün ve duyuların işlevlerinin dizginlendiği; kararlı şaşmaz değişmezlik Sattvik’tir, ey Arcuna.

34. Ama, ey Arcuna, bağımlılıktan ve ödüle duyduğu arzudan dolayı, zevklerin tadını çıkarmak ve servet sahibi olmak adına Dharma’ya sıkıca yapışan şaşmaz değişmezlik Rajasik’tir.

35. Uykudan, korkudan, kederden, ümitsizlikten ve ayrıca kibirden el etek çekmeyen aptal adamın şaşmaz değişmezliği ise Tamasik’tir, ey Arcuna!

36. Ey Arcuna, şimdi de, uygulama yapılmasıyla haz veren ve elbette acıların sonunu getiren üç katlı zevki duy Benden.

37. Başlangıçta zehir gibi olan, ama sonunda nektar gibi olan, İçsel-farkındalıktan ötürü kişinin aklının arılaşmasıyla ortaya çıkan zevkin Sattvik olduğu açıklanmıştır.

38. Duyu organlarının (duyu) nesneleriyle olan irtibatından ortaya çıkan, önce nektar gibi gelen ama sonunda zehir gibi olan zevkin ise Rajasik olduğu açıklanmıştır.

39. Başlangıçta ve sonda benliği aldatan, uykudan, tembellikten ve pervasızlıktan doğan zevkin ise Tamasik olduğu açıklanmıştır.

40. Ne dünyada ne de cennette tanrılar arasında, Doğa’dan doğan değerlerden özgürleşmiş bir varlık vardır.

41. Brahmana’lar, Kşatriya’lar ve Vaişya’lar ve ayrıca Sudra’lar arasındaki görevler (bu kastlarda bulunan kişilerin) kendi doğalarına uygun bir şekilde dağıtılmıştır, ey Arcuna!

42. Sukunet, kendine hakimiyet, çile, arılık (saflık), affetme ve ayrıca dürüstlük, bilgi, farkındalık ve Tanrı’ya olan inanç kendi doğalarına göre doğan Brahmana’ların görevleridir.

43. Yiğitlik, ihtişam, dayanıklılık, el mahareti ve ayrıca savaştan kaçmamak, eli açıklık ve azamet de kendi doğalarına göre doğan Kşatriya’ların görevleridir.

44. Tarım, sığır davarlığı ve ticaret kendi doğalarına göre doğan Vaişya’ların görevidir ve hizmeti içeren fiiller de kendi doğalarına göre doğan Sudra’ların görevidir.

45. Kendi görevine kendisini adayan kişi mükemmeliyete ulaşır. Kişinin kendi göreviyle meşgul olurken nasıl mükemmeliyete eriştiğini dinle şimdi.

46. Tüm varlıkları geliştiren ve herşeyi kaplayan O’na, kendi göreviyle sevgi ve saygıda bulunan kişi mükemmeliyete erişir.

47. Hakedişten yoksun olsa da kişinin kendi görevini yapması, başkasının görevini iyi bir şekilde yapmasından daha iyidir. Kendi doğası gereği emredilen görevi yapan kişi günaha girmez.

48. Ey Arcuna, kişi kendisinin doğmuş olduğu görevden, görev hatalı olsa bile, el etek çekmemelidir; çünkü ateş nasıl dumanla çevrelenirse, girişilen işler de kötülükle çevrelenmiştir.

49. Zihni her yerde bağımsız kalan, kendi benliğini itaat altına almış, arzulardan yakasını kurtarmış kişi, terk yoluyla fiilden özgürleşmenin yüce durumuna ulaşır.

50. Ey Arcuna, mükemmeliyete ulaşan kişinin, bilginin yüce durumu olan Brahman’a nasıl eriştiğini kısaca Ben’den öğren.

51. Arı bir zihin ihsan edilmiş olan, kendini metanetle kontrol altına almış, sesten ve diğer nesnelerinden vazgeçmiş ve kin ve cazibenin her ikisinden de ele etek çekmiş,

52. Yalnız yaşayan, az yiyen, söz, beden ve aklını itaat altına almış, her an konsantrasyon ve meditasyonla meşgul olan, serinkanlılığa sığınan,

53. Egoizmden, güçten, kibirden, öfkeden, arzudan ve açgözlülükten el etek çekmiş, “benim” zannından kurtulmuş olan, huzurlu olan kişi Brahman haline gelmeye uygundur.

54. Brahman haline gelerek, Özben’de sakin kalan kişi ne kederlenir ne de (bir şeyi) arzular; tüm varlıklara karşı aynı olarak, Bana yüce adanmaya ulaşır.

55. Adanma yoluyla, kişi Benim gerçekten ne ve kim olduğumu bilir ve Beni gerçekten bilerek, Yüce olanın derhal içine girer.

56. Her zaman tüm fiillerini yapan, Bana sığınan kişi Lütfumla ebedi, yok edilmez duruma ya da meskene ulaşır.

57. Zihnen tüm fiillerini Ben’de terk ederek, Beni en yüce hedefin yaparak, ayrım Yogasına başvurarak, her zaman aklını Bana odakla.

58. Aklını Bana odaklayarak, Lütfumla tüm engellerin üstesinden geleceksin; ama egoizmden dolayı Beni duymazsan, yok olup gideceksin.

59. Egoizmle dolu olarak, “Savaşmayacağım” dersen, bu manasızdır, sen çözüleceksin; Doğa seni mecbur edecektir.

60. Ey Arcuna, kendi doğandan doğan Karma’na zincirlenmiş olduğundan, yanılgından ötürü yapmamayı dilesen bile, çaresiz bunu yapacaksın!

61. Rab, Kendi aldatıcı gücü vasıtasıyla, sanki bir makineye konmuş gibi dairesel dönüşler yapmalarına neden olduğu tüm varlıkların kalplerinde oturur, ey Arcuna!

62. Tüm varlığınla sığınmak için O’na git, ey Arcuna! Lütfuyla, yüce huzura ve ebedi meskene ulaşacaksın.

63. Böylece, gizin kendisinden bile daha gizli olan bilgelik sana Tarafımdan açıklanmıştır; bunu tam olarak derinlemesine düşündükten sonra, nasıl istersen öyle hareket et.

64. Herşeyden daha gizli olan, Benim yüce sözümü tekrar duy; seni çok sevdiğim için, sana neyin iyi olduğunu anlatacağım.

65. Aklını Bana odakla, Bana adan, Bana kurbanda bulun, Benim önümde eğil. Bana geleceksin; Sana (bunun için) gerçekten söz veriyorum, (çünkü) ben seni severim.

66. Tüm görevlerinden el etek çekip, sadece Bana sığın; üzülme, seni tüm günahlarından özgürleştireceğim.

67. Bu (bilgiyi), çile (uygulaması) yapmayan, adanmayan, ya da karşılık olarak hizmette bulunmayan, ya da dinlemek istemeyen ve de Bana yersiz itirazlarda bulunan kişilere asla söylemeyeceksin.

68. Bana duyduğu yüce bir adanmayla (dolu olarak) adanmışlarıma bu yüce sırrı öğreten kişi şüphesiz Bana gelecektir.

69. Ne insanlar arasında Benim için daha hoş bir hizmette bulunan kişi vardır, ne de bu dünyada Benim için ondan daha değerli biri olacaktır.

70 ve kim bizim bu kutsal diyaloğumuzu çalışırsa, o kişi, bilgelik-kurbanı yoluyla Bana sevgi ve saygıda bulunuyordur; Benim kanaatim budur.

71. Ayrıca, inanç dolu ve kötülüklerden kurtulmuş olarak, kim bunu duyarsa, o da özgürleşerek, erdemli işlerde bulunanların mutlu dünyalarına erişecektir.

72. Ey Arcuna, bunu (bu öğretimi) tek noktaya odaklı bir akılla dinledin mi? Ey Dhanancaya, cehalet (-ten doğan) yanılgın tamamen yok oldu mu?

Arcuna:

73. Lütfunla hafızamı (bilgimi) tazeleyince, yanılgım yok oldu, ey Krişna! Ben artık kararlıyım, şüphelerim yok oldu. Senin sözüne göre hareket edeceğim.

Sancaya:

74. Böylece, Krişna ve yüksek-ruhlu Arcuna arasındaki tüyleri diken diken eden, bu harika diyaloğu dinledim.

75. Vyasa’nın lütfuyla, bu yüce ve çok gizli Yoga’yı, direkt olarak Yoga’nın Rabbi olan Krişna’nın Kendisinin açıklamasından dinledim.

76. Ey Kral, Krişna ve Arcuna arasında geçen bu harika ve kutsal diyaloğu hatırladıkça, tekrar tekrar seviniyorum.

77 ve ayrıca, Hari’nin bu en muhteşem biçimini tekrar ve tekrar hatırladıkça, şaşkınlığım artıyor, ey Kral! Ve ben tekrar tekrar seviniyorum!

78. Nerede Yoga’nın Rabbi Krişna varsa, nerede okçu Arcuna varsa, orada refah, mutluluk, zafer ve takip edilen karalı bir yol vardır; benim kanaatim budur.